14 Şubat 2010 Pazar

Şiddete dönüş - Ahmet ALTAN


Şiddete dönüş
Ahmet Altan
- 10.02.2010

Bir parti tam oylarını arttırırken, ana muhalefet olma ihtimalini yakalamışken, toplumun her kesiminden bir “siyasi parti” muamelesi görürken neden eski günlerdeki gibi “derin devletin” uzantısı bir şiddet örgütü haline gelmeye başlar?

MHP’nin son politikalarıyla, açıklamalarıyla, tehditleriyle, saldırılarıyla oyunu arttıramayacağı, tam aksine ciddi bir oy kaybına uğrayacağı açık.

Bunu neden göze alıyor?

Neden siyasi bir parti olmaktan vazgeçiyor?

Oylarını arttırmaktan, ana muhalefet olmaktan, hatta bir koalisyon ortağı olup iktidara gelmekten daha büyük olan ödül nedir MHP için?

Ne karşılığında vazgeçiyor ciddi bir siyasi parti olmaktan?

Ne karşılığında şiddeti tırmandıran ve daha da tırmandıracağı işareti veren bir örgüt oluyor?

MHP, ciddi bir siyasetten, kan kokulu bir şiddete neden geçiyor?

Bu soruların siyaseten mantıklı bir cevabı yok.

Mantık dışı bir başka gelişme olmalı.

Şamil Tayyar, Ergenekon yandaşlarının MHP içinde güçlenmeye başladığını yazmıştı, bizim gazetede bugün Emre Uslu’nun, “Yeşil’le ilişkili” olduğunu iddia ettiği bir MHP yöneticisinden bahsettiğini okuyacaksınız.

MHP, “derin devletin” eline mi geçti?

Son zamanlarda iyice tıkanıp bunalan “derin devlet”, elindeki son kart olarak MHP’yi görüp onu mu sokağa sürecek?

Bugüne dek MHP’nin başkanı olarak görülen Devlet Bahçeli, yönetimi başkalarına mı kaptırdı ya da yönetimi kaptırmamak için tuhaf anlaşmalar mı yapmaya koyuldu?

Tehditlerinden MHP’nin kanlı bir bela çıkarmaya hazırlandığı anlaşılıyor.

Geçmişi düşündüğümüzde bunu yapabileceklerini biliyoruz.

Zaten onlar da “geçmişi” hatırlatmaya çalışan bir üslupla tehdit ediyorlar.

Bahçeli, isim vermeden, hakaretlerle andığı bazı “yazar ve yorumcuları” asla “affetmeyeceklerini”, yazılan yazıları “tek tek not ettiklerini” söylüyor.

Tam olarak neden şikâyet ediyor?

Osman Durmuş’un konuşmasının eleştirilmesinden.

“Bizi eleştiremezsiniz” demeye getiriyor, eleştirirseniz “sizi affetmeyiz”, isimlerinizi not ederiz.

Bahçeli’nin isim vermeden tehdit ettiklerinin kimler olduğunu yardımcısı Semih Yalçın daha açık söylüyor, Vakit ve Taraf gazetelerini isim vererek hedef gösteriyor.

Ve şöyle diyor:

“Başbakan’ı ve yardakçılarını ikaz ediyoruz, Türk milliyetçileri bütün bunların hesabını mutlaka soracaktır. Son olaylarla birlikte, göstereceğimiz müsamahanın sınırı daralmaktadır.”

MHP yöneticileri “affetmeyecekler” ve “hesabını soracaklar”.

Peki, ne yapacaksınız?

Eskiden yaptıklarınızı mı?

Vurduracak mısınız?

Adamlarınızı gönderip saldırtacak mısınız?

Bunları mı yapacaksınız?

Bununla mı tehdit ediyorsunuz bizi?

Şimdi buradan, son zamanlarda parti başkanı olmaktan vazgeçip çete reisi gibi tehditler savuran, yardımcılarıyla bizi hedef gösteren, bizi sokaklarda vurdurmak için adamlarını azmettiren konuşmalar yapan Bahçeli’ye sesleniyorum.

Hadi gönder adamlarını.

Biz iyi bir avız.

Silahsızız, savunmasızız, korunmasızız.

İstediğiniz yerde bizi vurdurabilir, istediğiniz yerde üstümüze adamlarınızı salabilirsiniz.

Biz bunu göze almışız.

Sizin gibi adamların tehdidinden korkmaktansa ölüm evladır bize.

Peki siz, bizim başımıza bir şeyler geldikten sonra yaşayacaklarınıza hazır mısınız?

Parti başkanlığınızın ya da başkan yardımcılığınızın sizi kurtarabileceğini mi sanıyorsunuz, keyfinizce cinayete, saldırıya azmettirip paçayı sıyırabileceğinize mi inanıyorsunuz?

Eski günlerdeki gibi “derin devletin” adamları gelip sizi hapisten çıkartabilecekler diye mi düşünüyorsunuz?

Yanıldığınızı o demir parmaklıkların ardına girdiğinizde anlarsınız.

Siyasetçiyseniz, doğru dürüst siyaset yapın, eleştirilere fikirlerinizle karşı çıkın, çete reisiyseniz çete reislerinin başına gelene hazırlayın kendinizi.

Oylarınız bu kadar yükselmişken neden aniden ciddi bir parti olmaktan vazgeçtiğinizi bilmiyorum.

Ama şunu hiç unutmayın, bundan sonra siyasete kan bulaştıran, Türkiye’ye kanlı tuzak kuran herkes, o kanın hesabını öder, o tuzağa kendi düşer

Hiç yorum yok: