Gazze’den Darfur’a yol gider...
Ben ikiyüzlülükten sıkılırım. Kurnazlıklar bunaltır beni.
Onun için açık konuşalım.
Ve, bütün AKP’lilere ve dindar kardeşlerimize net bir şekilde soralım: Gazze’de Müslüman çocukların öldürülmesi mi sizi o kadar öfkelendirdi yoksa o çocukları öldürenlerin Yahudi olması mı?
Ya da, “Müslüman, Hıristiyan, Ermeni, Yahudi, Mecuzi, Budist hiç fark etmez ben çocukların öldürülmesine karşıyım” mı diyorsunuz?
Gerçekten siz ne diyorsunuz?
Ne dediğiniz pek anlaşılmıyor çünkü.
Gazze’de küçücük çocukların öldürülmesine bu ülkede gösterilen tepki, bu toplumun bir vicdanı olduğunun işaretiydi.
Başbakan, o çocuklar için Davos’ta bütün diplomatik kuralları altüst eden bir çıkış yaptı ve hem dünyadan hem Türkiye’den büyük bir destek buldu.
Haklı bir çıkıştı ve hak ettiği alkışı aldı.
Peki, ne oldu “Davos fatihi” kahraman başbakana?
Niye Darfur konusunda suspus şimdi?
Darfur’da üç yüz bin insan öldü.
Binlerce çocuk var ölenlerin arasında.
Üstelik o çocukları sadece öldürmediler.
Aşağılıkça bir de ırzına geçmişler çocukların.
Nerde peki sizin o gökgürültüsü gibi patlayan vicdanınız?
Darfur’da Müslüman çocukların ırzına geçip öldürenlerin de Müslüman olması mı sizi böylesine suskun kılıyor?
Müslümanları Müslümanlar öldürürse ses çıkarmayacak mıyız?
Bir an durun.
Ve, kendinize bir sorun.
Eğer Darfur’da o çocukların ırzına geçip öldürenler Müslüman değil de Yahudi olsaydı böyle sessiz mi kalacaktınız gene?
Bunun cevabını kendinize verin. Kendinize verin bunun cevabını.
Gerçek cevabın ne olduğunu hepimiz biliyoruz, değil mi?
Biliyoruz ki o Müslüman çocukları öldürenler Müslüman olmasaydı yeri göğü inletirdik.
Bu, ikiyüzlülük değil mi peki?
İkiyüzlü bir vicdan olabilir mi?
Başbakan da, Meclis başkanı da, başbakanı destekleyen partidaşları da, Gazze için ayağa kalkan dindarlar da aslında “ölen çocuklar” için üzülmemiş miydi yoksa?
Çocukları bahane mi etmişlerdi?
Meclis Başkanı Köksal Toptan, “Sudan devlet başkanı, seçilmiş biri” diyor.
Eeee, ne olacak? Seçilmiş birisi, silahlı milis örgütleri kurup onları ordu desteğinde köy baskınlarına göndererek yüz binlerce insanı öldürtebilir mi?
“Seçilmek” insanlara cinayet serbestîsi mi veriyor?
Seçildikten sonra istediğini öldürtebilir misin?
Çocukların ırzına geçmek serbest mi seçilmişlere?
Bu nasıl bir savunma?
Bir söyleyin bana ne olur, Gazze’de mazlumu tutanlar neden Darfur’da zalimi tutuyor? Sudan’da Arap Müslümanlar, Afrikalı Müslümanları öldürüyor.
Bunun için “Cancavit” denilen milis örgütleri kuruyorlar, bu milisler Afrikalıların köylerini basıyor, kadınlarla çocukların ırzına geçiyor, öldürüyor, evleri yakıyor.
Desteklediğimiz insanın yaptırdıkları bunlar.
Bütün bu yapılanları destekliyor musunuz gerçekten?
Çocukların ırzına geçsinler mi?
İnsanları öldürsünler mi? Köyleri yaksınlar mı?
Bu yapılanların aynısını Yahudiler yapsaydı destekleyecek miydiniz?
Vicdanımızın verdiği hüküm, zalimin dinine göre değişiyor mu?
Zalim Yahudileri lanetliyor ve zalim Müslümanları alkışlıyor muyuz?
Peki, ya ölen çocuklar?
Gazze’deki çocukların yardıma ihtiyacı var.
Darfur’daki çocukların da yardıma ihtiyacı var.
Sudan Devlet Başkanı El Beşir’i savunmak, onun yargılanmasını önlemeye çalışmak, Darfur’da daha fazla çocuğun ölmesi demek.
Gazze’deki çocukları kurtarmak için ayağa kalkan başbakan, neden Darfur’daki çocukları ölüme gönderen bir adamı savunuyor?
Bunun mantıklı bir cevabı var mı?
Yoksa bunun, utandıracak kadar “mantıklı” bir cevabı mı bulunuyor? Sudan’da çıkarları olan Çin de El Beşir’i çok “mantıklı” bir hesapla destekliyor.
Bu “mantık” biraz içinizi bulandırmıyor mu?
Gazze’de çocukları savunanlar, Darfur’da çocukları öldürenleri savunuyorlarsa, o zaman “vicdandan” değil “hesaptan” söz etmemiz gerekiyor.
Çocukları “hesaplarımıza” alet mi ediyoruz?
Niye yapıyoruz bunu?
Vicdanlı ve dürüst olmak, “hesaplı” olmaktan iyidir bence.
“Hesap” insanı makam sahibi yapar da, “vicdan” daha önemli bir işe yarar, insanı insan yapar.
Ahmet Altan - 07.03.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder