28 Ağustos 2010 Cumartesi

Askerden gelenlerin anlattıkları meğer...

20 Temmuz 2010, 09:59

Geçtiğimiz hafta Bugün gazetesi önemli bir gazetecilik başarısına imza attı. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bir hainliği ortaya çıkardı.

Bugün’ün özel haberine göre, Pilot Üsteğmen Fırat Ç., Pilot Yarbay Selami Selçuk Ç.’ye telefon açıyor ve PKK’lı teröristlerden “kendi adamlarımız” diye söz ediyor. İnsansız hava aracı Heronlar yüzünden çok zayiat verdiklerini söylüyor.



Ardından talebini ortaya koyuyor. “Ya koordinatları değiştirin, ya da Heronları düşürün” diyor.

Hepsinden acısı ise, Pilot Yarbay’ın cevap olarak söyledikleri: “Bir çaresine bakarız.”



Gazetenin haberine göre, bu konuşma 2007 yılının Ekim ayında oluyor. Bu skandal konuşma MİT’in takibine takılıyor. Hazırlanan rapor dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan İlker Başbuğ’a sunuluyor. Başbuğ da askeri savcılığa soruşturma talimatı veriyor.



Sonrasında dosya adı “Skandal Savcı”ya çıkan Hava Kuvvetleri Askeri Savcısı Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok’a gönderildi. Ancak Ergenekon’un Hava Kuvvetleri’ndeki yapılanması olarak bilinen Karargah Evleri soruşturmasını karartmakla suçlanan Üçok, bu dosyayı aylarca hasır etti.



Askeri Savcı Üçok, sahte çürük çetesi içinde tutuklandıktan sonra yerine Hakim Albay Hakan Özbek atandı. Gazeteden öğrendiğimize göre, skandallar Savcı Özbek’in gelmesinden sonra da devam ediyor.



Savcı Özbek, iki yıl içinde Pilot Yarbay Selami Selçuk Ç.’nin generalliğe terfi ettiğini "tahmin ederek" dosyayı Genelkurmay’a gönderiyor. Şaka gibi soruşturma süreci, Genelkurmay’da da devam ediyor.



Genelkurmay Askeri Savcılığı, “şüpheli general kim belli değil” diyerek bu yılın nisan ayında yetkisizlik kararı veriyor. Bir asker çıkıp da "Bu adam iki yılda nasıl general oldu" demiyor.



Genelkurmay’ın “yetkisizlik kararı”ndan sonra, Milli Savunma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı, bu dosyaya “Genelkurmay bakmalı” diye karar veriyor ve dosya yeniden askeri savcıya iade ediliyor.



Konuyu bu kadar geniş özetlememin bir sebebi var. Bu mesele, Türkiye’deki “cıs” konulardan olduğu için, haber Bugün gazetesinin verdiği ile sınırlı kaldı. Haber 15 Temmuz Perşembe günü yayınlandı.



Aradan 3 gün geçti. Her konuda görüş beyan eden Genelkurmay bu konuda dilini yuttu. “Kağıt parçası”, “boru” sözleriyle hatırlanacak olan İlker Başbuğ, bu habere diyecek bir şey bulamamış olmalı ki susmaya devam ediyor.



Bugün’ün haberini okuyunca askerden dönen arkadaşlarımızın anlattıkları aklıma gelmeye başladı.

Güneydoğu’da askerlik yapan birçok arkadaşımın anlattıkları (eminim ki sizler de benzeri şeyleri ya birinci ağızdan ya da kulaktan kulağa duymuşsunuzdur) geldi:



“Tam teröristleri kıskaca aldık. İmha edebilecek güç ve donanıma da sahibiz. Ateş için emir beklerken, bir telsiz emri gelir ve biz kuşatmayı kaldırırdık.”



Bu haberi okuyuncaya kadar bu tür anlatılanları hep “dağ efsanesi” olarak niteledim. Ama artık “Galiba bunlar doğruymuş” demeye başladım.



TSK kendi içindeki “çürük elmaları” temizlemek zorunda. Hem de bu temizliği kamuoyu önünde yapmalı.



Yapmadığı takdirde, halkın ödediği vergilerle ve onlar adına görev yapan TSK güven kaybetmeye devam edecek. “Çürük elma” her kurum ve kuruluşta olur.



Türk ordusu, bunları temizlemediği ve koruyor göründüğü için güven erozyonuna uğruyor. Güven oluşturmasının yolu da bunları temizlemekten geçiyor.



Ünal TANIK / Haber 7

Hiç yorum yok: