21 Ağustos 2010 Cumartesi

Solcu musun, Kemalist mi? / Mehmet ALTAN

Solcu musun, Kemalist mi? / Mehmet ALTAN




Bugün 17 Ağustos depreminin on birinci yıldönümü... Ben Ankara rejiminin kara yüzünü bir kez de o felaket sırasında gördüm... “Siyasetçi-bürokrat-müteahhit” üçgeninin avantacılığı o kadar ölüme rağmen kapatılıverdi...

Herkes olup biteni kabullendi, ölenler öldüğü ile kaldı... Bugün o şiddette bir depremin sonucu da 17 Ağustos’tan farklı olmaz...

***

Gündemdeki diğer başlıklar içinde tabii ki PKK’nın eylemsizlik ve çatışmasız alanlara çekilme kararı var...

Taraf Gazetesi’nde bu karar alınmasın diye hükümete karşı çırpınanların hikâyesini de okudum.

Umarım daha ileri bir barış sürecinin önünü bu kez kesemezler...

***

Notlarım içinde üzerinde durulması gereken bir başka konu, kimsenin üzerinde fazla durmadığı ama çok önemli olan ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki Hilary Clinton başkanlığındaki toplantı...

Ve hemen ardından dünkü Financial Times’daki haber var.

Belli ki dengeler sarsıldı ve bugünkü mevcut anlayışla da toparlanmasında zorluk var.

***

İnsanı gittikçe siyasetten soğutan ilkel tartışmaları bir yana koyarsak, dünün en önemli sosyal haberi işsizlik oranlarındaki iyimser gelişme oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu işsizlikteki düşüşün Mayıs ayında da sürdüğünü açıkladı. Geçen yılın Mayıs ayında yüzde 13,6 olan işsizlik bu yılın aynı döneminde yüzde 11’e geriledi.

Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 536 bin kişi azalarak 2 milyon 846 bin kişiye düştü. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 3,1 puanlık azalışla yüzde 13,4, kırsal yerlerde ise 1,4 puanlık azalışla yüzde 6,4 oldu.

Bu olumlu gelişme, birkaç zaman evvel açıklanan ama nedense “siyasi kavga” yapanların aldırmadığı bir başka temel göstergeyi, Türkiye’deki gelir dağılımı araştırmasını anımsattı...

***

İstatistik Kurumu’nun son araştırmasına göre Türkiye’de gelir dağılımında değişim gözlenmedi.

En yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı, 2008’de, bir önceki yılda olduğu gibi 8,1 katta kaldı.

“Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri”ne göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46,7, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 5,8 oldu.

Bu araştırmaya göre nüfusun yüzde 16,7’si yoksulluk riski altında.

***

Türkiye’de ortalama yıllık hanehalkı kullanılabilir geliri 2008’de 19 bin 328 TL, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 8 bin 372 TL olarak belirlendi.

İstanbul bölgesi, 11 bin 881 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek bölge oldu. Bunu, 9 bin 852 TL’lik ortalama gelir ile Doğu Marmara Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 4 bin 193 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.

***

Türkiye’de köhnemiş rejimi savunan ve “kışlacılık” yapan Kemalistler kendilerini “solcu” diye yutturuyor...

Bunların ne “sosyal sorunlarla”, ne de “halktan nefret eden tek parti zihniyetiyle” dertleri var, zaten mevcut yapı değişmesin diye yırtınıyorlar.

Tek meseleleri var: AK Parti gitsin de, nasıl giderse gitsin...

***

Vahim olan şey bu zevatın kendini “solcu” sanması ya da öyle yutturması...

Çünkü sol, sosyal sorunlara ve anti demokratik rejimlere hassasiyetle yaklaşır... Mevcut köhne ve çarpık yapıya karşı çıkmadan ve “değişimi” rejim temelinde esas hedef yapmadan solculuk olmaz...

Böyle bir anlayış da “siyasetin sığ sularına değil, temel değişime” endekslenir...

Mesele AK Parti üzerinden değil, sosyal ve siyasal çarpıklıkları giderme arzusu üzerinden tartışılır...

Altını kalın kalın çizmekte fayda var...

Hiç yorum yok: