Sayın Koşaner’e bir yurttaştan samimi öneriler / Eser KARAKAŞ
Dün ve daha önce Sayın Koşaner’in Genelkurmay Başkanlığı’na geliş yöntemini eleştiren yazılar yayınladım.
Sayın Koşaner’in elijibilitesi düzeyinde başka orgeneral ve oramiraller arasından Bakanlar Kurulu’nun siyasi tercihini kullanarak bir ismi Cumhurbaşkanı’na sunmasının mevcut anayasal düzen içinde daha doğru olduğunu düşünüyorum (denizciler ve havacıların neden Genelkurmay Başkanı olamadıklarını anlamakta zorlanıyorum).
AB üyesi bir Türkiye’de ise Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanı tarafından tayin edilmeli.
Bunlar daha soyut konular; bugünkü durum ise 30 Ağustos’da Sayın Koşaner’in görevi devralacağını gösteriyor.
Kendisine bu çok zor görevde bir yurttaş olarak başarılar diliyorum.
Ve bir yurttaş olarak da kendisine bir-iki naçiz öneride bulunmak istiyorum.
Sayın Koşaner, lütfen, göreviniz süresince TSK’yı her anlamda siyasi ilişkilerin ve hedeflerin dışında tutunuz.
Bugün gelinen noktanın en çok TSK’ya ve dolaylı olarak Türkiye’ye, ülkenin dış güvenliğine zarar verdiğini lütfen iyi analiz ediniz.
TSK mensuplarının uzun vadede siyaset dışı, bir hukuk devleti ordusunun mensupları olabilmeleri için askeri liselerden başlayarak harp okullarında ve harp akademilerinde müfredatı, eğitim metodolojisini mutlaka dış denetime açınız.
Bu doğrultuda harp okullarına, toplumun daha üst gelir ve prestij gruplarından TSK’ya öğrenci almaya çalışınız.
Genç subayların gelecek vizyonları devlet başkanlığı, cumhurbaşkanlığı değil, mesela ingiliz komutanların Falkland savaşındaki mesleki performanslarına sahip olmak olsun.
30 Ağustos gibi törensel tarihlerde yapacağınız konuşmaları lütfen askeri konularla sınırlamaya büyük özen gösteriniz, topluma siyasi mesajlar vermekten MUTLAKA kaçının, bu zorunluluğu kuvvet komutanlarınıza da iletin.
Kötü bir örnek istiyorsanız, 2006 senesinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Yener Karahanoğlu’nun Deniz Harp Okulu geleneksel meç kuşanma töreninde yaptığı konuşmayı istetiniz, okuyunuz ve bir daha bu tür skandallara TSK içinde olanak vermeyiniz.
TSK mensuplarına ve özellikle genç öğrenci ve teğmenlere TSK’nın asli ve hatta yegane kutsal misyonunun ülkenin dış güvenliğinin üretilmesi olduğu gerçeğini her fırsatta aşılayınız.
Anayasada ve yasalarda çağdaş bir hukuk devletine yakışmayan sivil-asker ilişkilerini yansıtan düzenlemelerin temizlenmesi doğrultusunda sivil yönetimle uyumlu bir çizgi izleyiniz.
Lütfen, 2008 senesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na geldiğiniz zaman yaptığınız türden konuşmaları, mesela post modernizmin ülke güvenliğine zarar verebileceği temalı konuşmaları tekrarlamayınız; Türkiye’nin bir felsefi yaklaşımı hedef alan bir komutan görme konusunda çok istekli olmadığını iyi görünüz.
Ve ordunun militer etkinliğini yükseltiniz.
Bunu yaparken de toplumla bu konuları, önlemleri paylaşınız, farklı görüşlere açık olunuz.
Tüm bunları yapabilir iseniz, göreceksiniz, görevi bırakır iken, çok daha çağdaş, çok daha etkin, çok daha hukuk devleti ordularına uygun bir TSK devredeceksiniz.
Ve işte o zaman göğsünüzü gere gere “Ne mutlu bana” diyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder