DİSK, Kemal Türkler ve referandum / Eser KARAKAŞ
İlginç konular yan yana geldi.
12 Eylül’de anayasa değişikliği referandumu var.
DİSK kurumsal olarak, üyeleri nasıl oy kullanır bilinemez, referandumda hayır oyu yönünde tavır alıyor.
Ve DİSK’in 12 Eylül 1980 öncesi Genel Başkanı Kemal Türkler’in katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu cinayetten otuz sene sonra yargının elinden zaman aşımı nedeniyle yakayı kurtarıyor.
Rahmetli Kemal Türkler’in kızının “Babam gözümün önünde öldürüldü, on sekiz yaşında idim, katil Ünal Osmanağaoğlu’dur, gördüm” beyanını da bir kenara yazalım.
Meseleleri belirli bir mantık çizgisinde ele almaya çalışalım.
DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler 12 Eylül 1980 faşist darbesinden hemen önce öldürülmüştür.
12 Eylül öncesi cinayetlerin çok büyük bölümü devlet cinayetleridir.
Çok büyük bir ihtimalle Kemal Türkler cinayeti de bir devlet cinayetidir.
Bu cinayet devlet cinayeti olmasa idi otuz sene sonra zaman aşımının devreye girmesi çok zor olur idi.
Aynen 16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi önünde gerçekleşen katliamın sanıklarının da zaman aşımı nedeniyle yakayı kurtarmaları gibi.
16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamının sorumluları nasıl zaman aşımından yakayı kurtardılar ise şimdi de Kemal Türkler davasının sanığı yine zaman aşımından yakayı kurtarmaktadır.
Bir dava yargıda otuz senede sonuçlanamaz ise bu normal bir durum değildir; daha doğrusu devletin koruması olmadan bu mümkün değildir.
Kemal Türkler’in katil zanlısı da yargıda yaşanan çok ilginç paslaşmalar, ihmaller (!) sonrası zaman aşımı nedeniyle yakayı kurtarmaktadır.
İlginç tüm “zaman aşımı nedeniyle kapatılan dosyaların” arkasında yargının karanlık koridorları vardır.
Yargının da en üst idari organı nedir?
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’dur (HSYK)
12 Eylül referandumu HSYK’nın oluşumunu değiştirmekte midir?
Evet.
Samimiyetinden ve dürüstlüğünden hiç kuşku duymadığım DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise referandum sürecinde hayır propagandası yürütmektedir.
Aynı DİSK Başkanı Süleyman Çelebi iki gün önce de Kemal Türkler’in kızı ile birlikte cinayetin zaman aşımına uğramasını eleştirmiştir.
Sayın Süleyman Çelebi’nin, HSYK’nın yapısı ve bazı cinayetlerin, katliamların zaman aşımına uğraması arasındaki ilişkiyi görememesini gerçekten ilginç buluyorum.
Sayın Süleyman Çelebi’nin, HSYK’nın kimi üyelerinin Mustafa Duyar’ın öldürülmesi (Sabancı cinayeti) olayı ile ile mevcut ilginç bağlantılarını da duymamış olması düşünülemez.
Sayın Çelebi bu konuda bilgi sahibi değil ise ünlü gazeteci Sayın Can Dündar’a bir telefon açması yeterlidir.
Ve DİSK 12 Eylül referandumunda hayır oyu propagandası yapmaktadır.
Sayın Çelebi’nin selefi Sayın Rıdvan Budak da 28 Şubat kepazeliğinin baş destekçilerinden biri idi.
Yoksa yeni DİSK’in derin devletle ilişkisi bu kadar güçlü mü?
Olabilir, ama bu durumda da Kemal Türkler’in kemikleri doğrusu çok sızlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder