21 Ağustos 2010 Cumartesi

Sayın Ekşi’nin ‘Her şey tartışılır mı’ yazısı / Eser KARAKAŞ

Sayın Ekşi’nin ‘Her şey tartışılır mı’ yazısı / Eser KARAKAŞ




Son ayların hiç kuşkusuz en tuhaf ve en komik yazısını 5 Ağustos günü Hürriyet Gazetesi’nde Sayın Oktay Ekşi, Türkiye’nin amiral gemisinin (!) başyazısı olarak kaleme aldı.

Sayın Oktay Ekşi’nin 5 Ağustos tarihli bu ilginç yazısının başlığı “Her şey tartışılır mı?” idi.

Aşağıda Sayın Ekşi’nin “Her şey tartışılır mı” başlıklı yazısından italik ve bold olarak bazı alıntılar yapıyorum.

“Hani “Her şeyi tartışalım, ne var bunda” diyenler var ya... Onlara da gidip “Ailenizin sorununu komşunuzla tartışıyor musunuz?” diye sorun.

Eğer “Evet, eşimle aramızdaki ihtilafı biz herkesle tartışırız. Nitekim mahalleli, demokratik bir anlayışla hangimizin haklı olduğunu söyler” diyebiliyorsa, bizim de Osman Baydemir’den Mesut Barzani’ye kadar herkese “Türkiye’de federatif bir yapı olmalı mı olmamalı mı?” sorusunu yöneltip yanıt istememiz doğru olur.”

Bu yazı için Sayın Ekşi’ye gerçekten çok müteşekkirim zira Sayın Ekşi bu yazısıyla bazı kesimlerin kavramları iyi bilmeme nedenli akıl karışıklığı meselesini çok net bir biçimde sergilemiş oluyor; kötü niyet konusunu, bilinçli çarpıtma ihtimallerini konu dışı kabul ediyorum zira Sayın Oktay Ekşi gibi tecrübeli, Hürriyet Gazetesi başyazarı bir gazeteciye bunları kondurmam, yakıştırmam.

Sayın Oktay Ekşi, anlaşılan, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir’in federal bir idari yapılanma tercihi çağrıştıran konuşmasını yersiz bulmuş, bu konuların toplumda tartışılmasını isteyen kesimlere sinirlenmiş ve “Her şey tartışılır mı?” başlıklı bu ilginç makalesini kaleme almış.

Sayın Ekşi’ye, yanılmıyor isem kendileri bir hukuk fakültesi mezunudurlar, yani haddim olmayarak, üyesi hatta kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi (AİHM) çerçevesinde ifade özgürlüğü kriterlerini, mesela ünlü Handyside (1976) kararını hatırlatmak isterim; bu karar çağdaş bir ifade özgürlüğü hukuksal çerçevesini benimseyen ülkelerde tartışmanın sınırlarını çok net belirler, üstelik bu karar Anayasa’mızın 90. maddesi son paragrafına göre artık (2004) iç hukukumuzun da bağlayıcı bir unsurudur.

Anlaşılan yüksek yargıçlarımız gibi Sayın Ekşi de bu alanı görmezden geliyor.

ANCAK, Sayın Oktay Ekşi’nin 5 Ağustos tarihli yazısında ifade özgürlüğünün ne demek olduğunu anlamamış olmaktan da öte bir tuhaflık, hatta komiklik var.

Sayın Oktay Ekşi, federal bir idari tercihi yansıtan görüşlerin tartışılmasını normal bulmaz iken, aile içi tartışmaların da uluorta konuşulmaması gereğini örnek(!) olarak gösteriyor.

Bendenizin de bu aşamada pili bitiyor, tükeniyorum.

Görebildiğim kadarıyla Sayın Oktay Ekşi’nin toplumsal konuları analiz aletleri kutusunda “kamusal alan-özel alan” gibi bir ayraç bulunmuyor ve bu çok ilginç ve komik analiz hatası nedeniyle devletin idari yapılanmasına ilişkin, tanım gereği kamusal alana giren bir tartışma ile aile içi bir tartışmayı (özel alan) aynı kefeye koyabiliyor.

Sayın Ekşi’yi okuduğum zaman Ekşi ve benzerlerinin, mesela Anayasa Mahkemesi yargıçlarının türban meselesi konusuna yaklaşımlarındaki entelektüel sefaleti, kamusal alan-özel alan, hizmet üreten-tüketen ayırımını neden yapamadıklarını daha net görüyorum.

Görüldüğü gibi mesele ifade özgürlüğü konusunda çok düşük standartlara sahip olmaktan da vahim bir durum.

Sabah-akşam çağdaşlık, muasır medeniyet diye diye somut, gerçek bir çağdaşlık çerçevesinin (Handyside kararı, kamusal alan-özel alan ayırımı, vs.) dışına düşmek böyle bir şey olsa gerek.

Hiç yorum yok: