21 Ağustos 2010 Cumartesi

İki dünya / Eser KARAKAŞ

İki dünya / Eser KARAKAŞ




Pazartesi geceleri Mehtap TV’de Mehmet Altan, Şahin Alpay ve bendeniz Akıl Defteri isimli bir programda (21.00) haftanın iç ve dış gelişmelerini yorumluyoruz.

İzleyicileri bilemem ama bizlerin çok severek yaptığımız bu programda Şahin Alpay, sağolsun, haftanın gelişmelerinin çok güzel bir özetini yapıyor ve bizlere veriyor.

Geçtiğimiz Pazartesi gecesi (9 Ağustos) Şahin yoktu ve bu özeti bendeniz, gazetelere, internet sitelerine bakarak yaptım.

Maaşallah, gündem çok yoğun, konu sıkıntısı pek çekilmiyor.

Bu hafta kendi derlediğim konu başlıklarına program öncesi bir göz atarken bir konu çok dikkatimi çekti.

Karşımızda iki farklı dünya var.

Birinci dünyanın haberleri, manşetleriyle ikinci dünyanın haberleri, manşetleri çok farklı.

İkinci dünya, birazdan açacağım, birinci dünyada yaşananlardan bağımsız yolunu tutmuş, gidiyor.

Birinci dünya ise, değişim sancılarının bence çok belirgin olmasına rağmen, hala patinaj yapıyor.

Her iki dünyaya ilişkin örnekleri isterseniz Türkiye’den, isterseniz Türkiye dışından seçebilirsiniz, işin özü, analizin mantığı değişmiyor.

Bir bakalım, geçtiğimiz hafta Türkiye’de en çok neler konuşulmuş.

YAŞ kararları hiç kuşkusuz Türkiye’de geçtiğimiz haftanın temel konusu.

YAŞ dediğiniz asker bürokratların terfilerine, tayinlerine, emekliliklerine karar veren bir mekanizma; bu konunun 2010 Türkiye’sinde haftanın ana konusu olması gerçekten

çok düşündürücü.

YAŞ’tan sonra konuşulan konular ise Balyoz davası (bir askeri darbe planı), TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinin değiştirilmesi, terör, verdiğimiz şehitler, Ramazan ayında muhtemel bir ateşkes, Dörtyol rezaleti, fali meçhul (!) cinayetler, Heron’ların ulaştırdığı bilgilere rağmen karakol saldırılarına müdahale edilememesi, düzeyi üzücü bir referandum tartışması, Hasan Iğsız Paşa’nın kaderi, Cumhurbaşkanı’nın eşininin elini sıkmayan protokol paşaları, referandumda partisinden farklı bir pozisyon alacağını açıkladı diye partisinden uzaklaştırılan milletvekilleri, vs.

Konular doğrusu çok iç açıcı değil.

Öte yandan, Google isimli şirketin piyasa değerinin 114 milyar dolara yükseldiği haberini alıyoruz.

Google nedir?

İnternet üzerinden bir arama motoru.

Ve piyasa değeri 114 milyar dolar, yani Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 18’i.

Başka bir ifadeyle beş adet Google’ın, yani beş adet arama motorunun değeri Türkiye’nin bir senede ürettiği tüm mal ve hizmetlerin piyasa değerine eşit.

Bu tuhaf eşitliğin üzerinde ciddi ciddi düşünmek zorunda herkes.

Acaba, bu konuları aşsak, sivil-asker ilişkilerini daha çağdaş hale getirsek, devletin idari yapılanmalarını tabu olarak görmesek milli gelirimiz on ya da yirmi Google etmeye başlar mı?

Bence bu soru haftanın sorusudur

Hiç yorum yok: