6 Ocak 2011 Perşembe

İsmini siz koyun…

“Bir ülkede anayasayı kim yapıyorsa, sistemin hakimini de o belirler…”


• “ Askeri şahıslardan;……. c) Siyasi amaçla nutuk söyleyen, demeç veren, yazı yazan veya telkinde bulunanlar,….. e) Herhangi bir sebeple yalnız veya toplu olarak siyasi mahiyette beyanname hazırlayan, hazırlanmış beyannameyi imzalayan, imzalatan veya yayın organlarına ulaştıran veya dağıtanlar(5 yıla kadar)…..cezalandırılır” (Askeri Ceza kanunu Madde.148)



• "- Haklarında ölüm veya ağır hapis cezasını gerektiren veya yüz kızartıcı bir suçtan ya da taksirli suçlar hariç olmak üzere beş yıl ve daha fazla hapis cezası gerektiren bir cürümden veya emre itaatsizlikte ısrar, üste veya amire fiilen taarruz, üste veya amire hakaret, mukavemet suçlarından dolayı kamu davası açılanlar, mensup oldukları bakanlıklarca açığa çıkarılabilirler."





• Güneri Civaoğlu’na bakılırsa, Genel Kurmay Başkanına “sen bir memursun” diyen Taraf Gazetesi yazarına dava açmak için Genel Kurmay Başkanlığı ,Milli Savunma Bakanlığına müracaat etmiş, bakanlıktan izin çıkmamış…





• Egemenlik Kayıtsız şartsız Milletindir… demiştir Atatürk. Daha ilkokul kitaplarında dahi bize: Cumhuriyet egemenliğin padişah, kraldan alınıp halka verilmesidir… İktidar babadan oğla devirle değil halkın seçtiği temsilcilerindir… vb.



• Genel Kurmay Başkanı, Avrupa’nın 10 yıllık güvenlik stratejisinin belirleyen Lizbon toplantısına katılmadı. Neden? Teamüller… Yani Genel Kurmay Başkanı, G20 ve NATO’ya üye ülkelerin sivil asker ilişkilerinde olduğu gibi, başka bir deyimle NATO ve G20 ülkelerinin teamüllerine uymuyor. O toplantılarda demokratik parlamenter sistemin gereği olarak Asker sivil temsil protokolüne uygun olarak sivil idareyi temsilen savunma bakanları önde, genelkurmay başkanları bakanın arkasında, oturur…



• Sakın iktidarda Ak Parti olduğu için bu böyledir diye düşünmeyin, hem iktidarda kim olduğu önemli değildir, hem de her yıl yapılan NATO toplantılarına Savunma Bakanı ile Genel Kurmay Başkanı beraber katılmaz. Yalnızca Türkiye’den NATO toplantılarının birine Genel Kurmay Başkanı, bir başkasına Savunma bakanı katılır. Bu komedi ise arkada değil önde oturayım diyedir. Bu yapının siyasi manası ise oldukça ağır ve derindir.



• CHP, önce bu bir sivil darbedir, sindirme politikasıdır babında konuştu, sonra Kılıçtaroğlu, yargıya intikal etmiştir, sonucunu görelim vb. dedi. “CHP MYK toplantısı sonrası açıklama yapıldı. Açıklamayı yapan, partinin sözcüsü ve genel sekreteri Süheyl Batum, 3 generalin görevden alınmasıyla ilgili olarak, “Kim nereden alırsa alsın; haklıdır değildir, siyasaldır değildir, onları bırakın! 3 tane general üzerinde çok basit bir korkutma operasyonu yapılıyor,” yorumunda bulundu.”



• Yukarıdaki sıralanan yasa hükümleri ve ondanda önemli olması gereken hedefimiz olan uygar dünyada ki sivil asker ilişkilerinin durumunu ile bizim mevzuatımız arazındaki makas bu kadar açıkken, parlamenterlerin, parlamentonun üstünlüğünü değil, paşaların üstünlüğünü savunuyor olması manidar ve üzücüdür. Bu kendisini yâdsımadır.



• Bulunduğumuz çağda kutsal ve dokunulamaz olan insandır… Bu insanın özgürlüğü, zenginliği, mutluluğudur. Bu konuda karar merci olan yalnız insandır ve insansa bu kararını çoğulcu, katılımcı bireysel ve kültürel haklarının hukuksal güvencede olduğu çok sesli, çok renkli demokratik bir rejim aracılığı ile verir.



• Halk iradesinin iktidara yansıması parlamento aracılığı ile olur. Halk egemenliğini parlamento aracılığı ile gerçekleştirir. Hâkim olan ve olması gereken tek güç kaynağı parlamentodur.



• Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre memur: “Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kimse, görevli” ; bürokratsa: “Devlet kurumlarında çalışan üst düzey yönetici.” demektir. Gelişmiş demokrasilerde özellikle AB ve ABD’de Genelkurmay Başkanlığı yada ordunun en üst idari ve karar mercii Savunma bakanına bağlıdır ve bu askeri üst düzey yöneticilerine memur(devlet görevlisi) başka bir deyimle bu cümleden harekatla askeri bürokrat denir.



• Üyesine sen bir memursun diyene bunu hakaret kabul edip dava açmaya yeltenen bir kurumun olduğu, askerin sivil iradenin arkasında durmama, açık yasa hükümlerine rağmen “siyasi demeç” verdiğinden dolayı bazı kurum ve yetkililerine dava açılamaması, yine yasa gereği tutuklama ve görevden almaların “rejime karşı atak” olarak değerlendirildiği ve Cumhuriyet kurulalı beri askerlerin yaptığı anayasa ve o anayasayı esas alan yasalarla yönetilen bir ülkenin rejimi, halkın egemenliğinin tecelli ettiği Demokratik bir rejimse, Tanzimat Fermanından beri muasırlaşma, batılılaşma çabalarımız ile varmak istediğimiz hedef olan uygar dünyanın rejimlerini nasıl isimlendireceğiz?



"İsminin siz koyun…"



a.s.

Hiç yorum yok: