27 Mayıs 2010 Perşembe

Çocuklar /Ahmet Altan

KUM SAATİ 26.05.2010




Çocuklar
Yazıyı Paylaş:

Ahmet Altan köşe yazılarını web sitenize ekleyin



Kurultayda bana göre, çok “tutucu” bir konuşma yapan Kemal Kılıçdaroğlu’dan bugüne dek işittiğim iki tane “ilerici” öneri var.



Birincisi, seçim barajlarını indirmek.



İkincisi, “taş atan çocukların” affedilmesi.



Türkiye’nin, bütün toplum kesimlerinin iradesinin Meclis’e yansıyacağı demokrat ve adaletli bir düzene kavuşabilmesi için “yüzde on” barajının mutlaka indirilmesi gerekiyor.



Bu “baraj”, özellikle “Kürtleri” hedef alıyor.



Güneydoğu’nun birçok kentinde “milletvekili” çıkaracak oranda oy toplayan Kürt partileri, bu “baraj” yüzünden temsilcilerini parlamentoya gönderemiyorlar.



Yasağı delmek için “bağımsız” adaylarla yarışa katılmak zorunda kalıyorlar.



AKP, Güneydoğu’dan daha fazla milletvekili çıkarabilmek ve Kürt partisini baskı altında tutabilmek için barajın indirilmesine yanaşmıyor.



Eğer CHP ve diğer partiler bu konuda gerekli baskıyı yaparsa AKP sonunda bu adaletsiz yapıyı değiştirmek zorunda kalır.



“Haksız ve adaletsiz” bir uygulama, sadece “koalisyon kötüdür” teziyle savunulamaz çünkü.



Eğer bu ülkede yaşayan insanların arzusu koalisyonsa o zaman koalisyon olur.



Ya da AKP, “koalisyonun” iyi bir şey olmadığını düşünüyorsa, o zaman öyle bir siyaset uygular, öyle adımlar atar ki kendisini tek başına iktidara taşıyacak oyu alır.



Başlattığı “açılımları” gerçekleştirmek için bu kadar “oyalanmasa”, 12 Eylül’ün izlerini daha kararlı biçimde silmek için harekete geçse, Seçim Yasası’nı tümden değiştirse, YÖK’ü kaldırsa, Kürt meselesinde ciddi adımlar atsa, o zaman toplumdaki, “biz açılımın kenarında bir yere sıkıştık” duygusunu çözüp rahatlatır ve istediği oyu o özgürlük ortamında alabilir.



Üstelik AKP sadece “büyük meselelerde” oyalanmıyor.



Şu “taş atan çocuklar” meselesi gibi meselelerde de oyalanıyor.



Sırf taş attıkları için “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla hapishaneleri dolduran küçücük çocukları serbest bırakacak yasayı değiştirmek atla deve değil.



Zaten bunu gerçekleştireceğini AKP söylemişti.



BDP bunu baştan beri savunuyor, şimdi CHP de destekliyor.



O zaman oyalanmanın anlamı ne?



Parlamentodaki partilerin büyük çoğunluğunun, “serbest kalması” gerektiğini düşündüğü çocukları neden hâlâ hapiste tutuyorsunuz?



Neden onları kurtaracak yasayı hayata geçirmek için CHP ve BDP ile birlikte hemen hamle yapmıyorsunuz?



“Serbest kalmaları gerektiğine” inandığınız çocukları daha ne kadar hapiste tutacaksınız?



Hem “serbest kalmaları “gerektiğine inanıyorsunuz, hem serbest bırakacak adımı atmıyorsunuz ve “adaletsiz” olduğunu bile bile o çocukları içerde tutuyorsunuz.



Bu hakkaniyetli bir davranış mı?



Yasayı geçirmezseniz Meclis kapanacak ve o çocuklar bir yaz daha orada kalacaklar.



Bu çocukları serbest bırakın.



Hem iktidarsınız, hem çocukların serbest bırakılması gerektiğine inanıyorsunuz, hem muhalefetten o çocukların bırakılması için kuvvetli bir destek sağlıyorsunuz hem de çocukları bırakmıyorsunuz.



Ya “çocukların bırakılmasını istediğinizi” söylerken gerçekleri söylemiyorsunuz ya da kuvvetli bir desteğe sahipken bile istediklerinizi gerçekleştiremeyecek kadar yorgun ve çaresizsiniz.



AKP, çok daha fazla cesaret gerektiren “dış politika” konularında böylesine cesur ve kararlıyken nasıl oluyor da aynı cesareti ve kararlılığı içerde gösteremiyor, anlamak mümkün değil.



Bir yandan, Brezilya ile ortak hareket ederek “dünyada” bir güç merkezi oluşturacak hamleler yapıyorsunuz, bir yandan içerde bir güç merkezi olmaktan korkuyorsunuz.



Dışarıda olduğunuz kadar içerde de kararlı olun.



Şu çocukları bırakın.



Bu saçma uygulama bitsin.



Yapmak istediklerinizi, yapabilecek gücünüz ve yeterli desteğiniz varken bile yapamayacak kadar bezgin ve kararsızsanız, tabii ki “barajların” arkasına sığınmak zorunda kalırsınız.



Türkiye, değişimci, özgürlük yanlısı, ilerici, bütün toplumu sahiplenen, kararlı ve güvenilir bir iktidar istiyor, Ergenekon konusunda, anayasa konusunda, hukuk sistemi konusunda en “ilerici” çizgide duran AKP, neden halkın talep ettiği o “güvenilir iktidar” olmak için böylesine tereddüt ediyor?



Dünyadaki düzene meydan okurken gösterdiğiniz cesareti, içerdeki düzene meydan okurken de gösterin.



Ve, buna şu çocukları kurtararak başlayın.



Bu yazı yok yere hapislerde geçirmesinler.



Kararlı davranıp bir sorunu çözmek, o çocukları kurtaracağı gibi size de iyi gelecek, gücünüzü ve iktidarınızı yeniden keşfedeceksiniz.



ahmetaltan111@gmail.com

Hiç yorum yok: