Sosyalizm nerede?
27 Mayıs 2010
MOSKOVA
BİR zamanlar müthiş bir ‘Bolşevik mistisizmi’ vardı bu şehirde... Sadece şair Nâzım Hikmet değil, Batı’da Andre Gide gibi düşünürler bile, hem de Stalin zamanında bu mistisizme kapılmışlardı!
Bugün Moskova, modern ‘kapitalist’ bir mega-kent... Eski mistisizm, eski kasvet, eski hantallık kalmamış.
Her yer pırıl pırıl... Oteller artık sıkıcı ve pis değil; ferah ve bakımlı... Caddeler insan ve araç dolu, şehir hareketli; geceleri pırıl pırıl...
Bir zamanlar, Raymond Aron’un deyimiyle “laik din” halinde kitlelere diyalektik materyalist bir iman, devrimci bir coşku veren Marksizm-Leninizm’den, gördüğüm kadarıyla iki şey kalmış:
Biri, Bolşoy Tiyatrosu’nun karşısında bütün haşmetiyle hâlâ yerinde duran kaba bir şekilde granitten yontulmuş Karl Marks heykeli...
Lenin heykelleri Moskova’da sökülmüş, hiç görmedim. Birkaç büyük binada da tarihi anı gibi taşa kazılmış Orak Çekiç amblemleri var sadece...
Sosyalizm burada
Sosyalizmin devam ettiği tek hayat alanı hizmet sektörü! Garson, en lüks restoranlarda bile bir servis için neredeyse bir saat bekletiyor sizi!
‘Çabuk’ diye bir kavram yok! Söylüyorsunuz, aldırmıyor.
Hele ekip halinde Kremlin’e girişimizi görmeliydiniz. Güvenlik görevlilerinin pasaportlarımızı kontrolü için yağmur altında bir saat bekledik!
Para, ışık, renk, lüks araçlar, estetik her şey gelmiş ama ‘hizmet sektörü’ Gorbaçov Rusyası’nda gördüğümden sadece biraz daha iyi...
Turandot Restoran’a gittik. Hayatımda böylesine muhteşem bir klasik mimariye sahip restoran görmedim. Eskiden çarlar da uğrarmış bu binaya... Sarkozy ve Merkel, Moskova’yı ziyaret ettiğinde bu restoranda ağırlanmışlar.
Ama servis!.. Bizim sıradan bir ‘lokanta’daki servis bin kat daha iyidir. Mimarinin çekiciliği olmasa, bekleyip durmanın sıkıntısından kendimizi dışarı atabilirdik.
Garsonlar sanki “salla başını al maaşını” memurları hâlâ!
Türkiye’ye gelen Rus turistler servise hayran oluyor; Rusya’ya gelen her turist ise servisten şikâyetçi...
Eminim bir gün düzelecek.
‘Reel’ sosyalizm niye böyle bir insan tipi yetiştirdi de piyasa ekonomisi ve demokrasi yaratıcı ve çalışkan insan yetiştiriyor? Uzun felsefi mesele...
Ve Nâzım Hikmet
Buraya gelince Nâzım Hikmet’i unutmadık, ama bizim uçağımız erken kalktığı için mezarına gidemedik. AK Partili Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ve ekibi dün öğleden sonra Nâzım’ın mezarına gideceklerdi.
Otelde Nâzım üzerine konuşuyoruz. Moskova Büyükelçimiz Halil Akıncı iyi bir diplomat olduğu gibi bir kültür adamıdır da... Diyor ki:
- Nâzım etkili bir şairdi, ona dokunamazlardı. Nâzım bu gücüyle Olcas Süleymanov, Cengiz Aytmatov gibi Orta Asyalı Türk yazarları, Ajdar İbrahimov gibi rejisörleri korudu. Birçok Azerbaycanlı şair ve yazar onun müdahalesiyle hayatta kaldı.
Ve İlber Ortaylı:
- Nâzım, Azerbaycanlı ve Orta Asyalı şair ve yazarlara İstanbul Türkçesini anlatır, alışıp benimsemeleri için onlarla hep İstanbul Türkçesiyle konuşurdu, mecbur kalmadıkça Rusça konuşmazdı onlarla...
Çok isterdim ki Nâzım yaşayıp ömrünü adadığı sistemin çöktüğünü görseydi... Acaba nasıl bir yol seçer, yeni dünyasını ve yeni şiirini hangi değerlerle inşa ederdi? Bilemeyiz ki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder