23 Mart 2010 Salı

Sana bir ordu verdim git savaş ama silah yok kusura bakma / Fatih ÇEKİRGE

23 Mart 2010

Fatih ÇEKİRGE
fcekirge@hurriyet.com.tr




Sana bir ordu verdim git savaş ama silah yok kusura bakma


ANAYASA değişiklik paketi kamu çalışanına diyor ki:


“İşte sana hak. Toplusözleşme yapabilirsin...”


Amaaaa...


“Pazarlık yapamazsın, grev hakkı yok...”


Bunun Türkçe meali şudur:


İşte sana bir ordu kurdum, istediğin gibi savaşabilirsin. Ama silah veremem kusura bakma...


Ya da.


Al sana bir araba verdim, istediğin yere gitmekte özgürsün. Ama motoru yok kusura bakma...


Kamu çalışanına verildiği söylenen toplusözleşme hakkı bunun gibi bir şeydir işte. Adı özgürlük...


Cemil Çiçek, “Bu bir AB modelidir” diyor...


Ama AB ülkelerinde durum böyle değil ki.


Almanya’da, Fransa’da, Yunanistan’da, İspanya’da, Hollanda’da, İtalya’da hatta Romanya’da grev hakkı anayasal güvence altındadır... Yani AB ülkeleri kamu
çalışanına grev hakkı veriyor.. .


Ama bu anayasa taslağında böyle bir hak yok.

ÜÇ MESELE


Bundan önce Hükümet üç önemli açılımı gündeme getirmişti...


Üçünü de destekledim. Hâlâ da destekliyorum. Ermeni açılımı, Kürt açılımı, (demokratikleşme), Kıbrıs açılımı...


Şimdi bakıyorum da seçimlere kadar üçünün de gerçekleşmesi artık imkânsız gözüküyor...


DEMOKRATİKLEŞME: Bazı PKK’lıların Habur’daki şovundan sonra demokratikleşmeye “susturucu!” takıldı sanki. Amaç silahların bırakılmasıydı. İlerlemedi. Ruhunu, büyüsünü, heyecanını kaybetti.


ERMENİ AÇILIMI: Protokoller Meclis’e gönderildi. Ama orada kaldı. Azerbaycan ve Karabağ şartları, Ermeni diasporasının sözde Ermeni soykırım kararlarını aldırtması ve ABD’den gelen son karar kilitledi...


KKTC MESELESİ: Türkiye, Kıbrıs’ta çözüm için önemli açılımlar yaptı. Ancak 18 Nisan seçimleri öncesinde buradan da bir sonuç çıkmadı... Yani kilitlendi..


Böylece üç açılımın da o ilk gün heyecanı, yerini yorgun, bıkkın, sonuçsuz bir sessizliğe bıraktı.


İlk günleri hatırlayın:


BEŞİR ATALAY: Demokratikleşmenin koordinatörü Atalay her gün bir sivil toplum kuruluşuyla görüşüp heyecanla konuşurdu. Çözüyoruz diyen açıklamalar yapıyordu. Ama şimdi sessiz...


DAVUTOĞLU: Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sesindeki heyecan, yüzündeki umut, yerini sessizliğe bıraktı. Emeni açılımı büyükelçileri merkeze çağırdığımız bir krize saplandı.


Türkiye’nin en hassas üç meselesi için gelen üç açılım, bugün ne yazık ki çıkmaz sokakta çırpınıyor.


Ve işte böyle bir sokakta hazırlanan Anayasa değişikliği soru işaretleriyle karşılanıyor.


İşte bu yüzden “kamu çalışanına grev hakkı” inandırıcılık açısından önemli bir sınavdır... Bir demokratikleşme göstergesidir...


Ve eğer bir AB standardı aranıyorsa bu pakette mutlak surette kamu çalışanına grev hakkı olmalıdır. .


Yoksa havuza dökülen Tekel işçilerinin, coplanan memurların “demokratik ülkesi” olmaz.


NOT: Dünkü yazımda Ege’deki “it dalaşına son” kampanyasını desteklediğimi yazdım. Çok sayıda destek geldi. Eleştiriler de var. Bu konuya devam edeceğim...


Hiç yorum yok: