5 Temmuz 2010 Pazartesi

Gazzeli madenciler. Mehmet ALTAN

Gazzeli madenciler




Hayatın acımasız hızı yaşamı tırtıklamaya devam ediyor...

Haziran da yarı yarıya devrildi...

Ama... Günlük toplumsal tempo düşeceğine, yükseliyor...

Ve ilk sıraya “şiddet” gelip yeniden kuruluverdi. Hatta Türk ordusu, iki yıl aranın ardından Irak’ın kuzeyine kara harekâtı yaptı.

Sınırın üç km geçildiği, çatışmalarda dört PKK’lının öldürüldüğü açıklanırken, dün birliklerin Türkiye’ye dönüş yolunda olduğu belirtildi.

***

Bundan tam 26 yıl önce, bu olaylar ilk patlak verdiğinde...

17 Ağustos 1984 tarihinde...

Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada:

“15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıda bulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3 sivilin yaralandığı, Hakkâri ili Şemdinli ilçesinde de bir başka grup tarafından Jandarma subay açık hava gazinosu, subay lojmanları ve ilçe jandarma Karakolu’na silahlı saldırı düzenlendiği ve 1 subay, 1 astsubay ve 1 erin yaralandığı” bildirilmişti...

Dün, bunca yıl ve binlerce ölüm ertesinde, her şey aynı yerde durur gibiydi...

***

Sanıyorum “insan ölümlerinin” Türkiye’de fazla önemi yok...

Öyle ki yine dün...

Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağındaki grizu patlamasının ilk ayıydı...

17 Mayıs’ta meydana gelen patlamanın ardından oluşan göçüklerin altında kalan Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın cesetleri hala ortada yok.

Topluca “duymazdan” geldik...

Belki de Gazzeli olmadıkları için...

***

Gariptir, madencilerin neden hala cesetlerine ulaşılamadığı konusu değil de...

Bir aydır göçük altında kaybolan iki madencinin nüfus kütüklerine “ölü” olarak kayıtlarının düşülemediği...

Madencinin ailelerine, hak ettikleri ölüm aylığı ve geliri Sosyal Güvenlik Kurumu’nca ödenemediği, bir iki mecrada çok cılızca yankılandı...

Zonguldak Valisi Erdal Ata, Medeni Kanunu’nun “bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde ortadan kaybolursa cesedi bulunamamış olsa bile, o yerin en büyük mülki amirinin emriyle kütüğe ölü kaydı düşürülür” hükmü doğrultusunda ulaşılamayan iki madenciyle ilgili durumu değerlendireceğini söylüyor...

İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü yetkilileriyle konuyu görüşeceğini belirten Vali Ata, “madencilerin yakınlarını da çağırarak onların da görüşünü almak istiyorum. TTK Genel Müdürü Burhan İnan’dan madendeki çalışmalarla ilgili bilgileri aldım. Ana göçük açılmış, çok az yığınlar kalmış, ancak koku gibi belirtiler olmadığından madencilerin orada olmadığı tahmin ediliyor. İşçiler yüzde 99 kuyunun içindeler. Ailelerin mağdur olmaması için işçilerin kütüklerine ölü kaydının düşürülmesi için gerekli girişimleri yapacağım” demekte...

***

Gereken önlemler alınmış olsaydı...

Hala kayıp iki madencimiz dâhil kimse ölmeyecekti...

Yöneticiler 300 milyar liraya kıyamadığı için öldüler...

Ama durum sessizce geçiştirildi, sağ kalanlar kuyulara yeniden inmeye başladılar bile...

Türkiye’de ölmeleri önlenebilecek insanların ölmesi, göçük altında cesetlerin kaybolması normal de, “ölüm maaşlarının” akıbetindeki gecikme huzursuzluk verici gibi...

***

Madendeki Gazzeliler...

Tuzla tersanelerinde ölmeye devam eden Gazzeliler...

Mezradaki...

Varoşlardaki Gazzeliler...

Toplumsal ve siyaseten kimsenin ilgilenmediği bizim Gazzelilerimiz...

***

Dün, “şiddet”, 26 yıl sonra yeniden gelmiş tahtına arsızca oturmuştu...

Binlerce ölüme rağmen 26 yıldır bir toplum böylesine yakıcı bir sorunu çözmüyor ise orada herkes ölümleri kutsuyor demektir.

Nitekim...

Bir aydır göçük altında kaybolmuş iki madenci kimsenin umuru değildi...

Siyaseten Gazze ile ilgilenen kamuoyu kendi Gazzelilerimize aldırmaz duruyordu

Hiç yorum yok: