13 Temmuz 2010 Salı

Malum general...Mehmet ALTAN

Malum general...


Mehmet ALTAN mehmetaltan@stargazete.com



Jandarma Kriminal Laboratuarı’nın doğruladığı “ıslak imzaya” “kâğıt parçası”... Lav silahına “boru” diyen, malum generalden söz ediyorum.

Kendisini dinlerken...

Burasının nasıl palavra bir devlet, nasıl çakma bir askeri cumhuriyet olduğunu üzülerek bir kez daha gördüm...

***

Sanki 26 yıldır söz konusu olan beş bin kişilik silahlı gayri nizami bir güç değil de düvel-i muazzama...

Üç saat sadece PKK dinledik...

Nizami bir devlet ordusu ile savaşa girişseler ne olacak?

Daha da vahimi...

Sanki başarısızlığı ve yetersizliği her geçen gün biraz daha ortaya çıkan, karakollarını bile koruyamayan, PKK’lıları görüp “çoban zanneden”, kekik toplayan ihtiyarları “PKK’lı diye öldüren” bir manzara yok...

Sanki darbeleri ortaya çıkarmayan, sanki Ergenekon’u kendi içlerinden temizlemekte isteksiz davranan, sanki akıllarını siyasete takmış bir zafiyet yok...

Gözümüze hayatın soktuğu bu gerçeklere karşın, hiçbir cazibesi ve pırıltısı olmayan onca boş laf dinleyip durduk...

***

Burası asla demokratik bir hukuk devleti değil ama “askeri cumhuriyet” de değil...

Çünkü bu kadar askeri başarısızlıkla ancak “çakma askeri cumhuriyet” olunabilir.

***

Utanarak özeleştiri yapmak yerine herkese akıl ve nizam veren bir askeri bürokrat...

Demokratik bir ülkede asla olmayacak bir skandal bu...

Normal bir devlette, böyle bir siyasal tavrın karşılığı, iki aylık süreyi de beklemeden o bürokratı emekli etmektir...

Ama öyle siyasal bir cesaret de yok.

***

Söylemeye gerek var mı, hukuk da yok burada...

Malum General, Ergenekon’a arka çıkarken, birçok hukuksal maddeyi ihlal ederken, kendisinin doğrudan tabi olduğu Askeri Ceza Kanunu’nu da çatır çatır çiğnedi.

Ergenekon söz konusu olunca “usul” diye tepinenler, bu gibi durumlarda sağır ve dilsiz oluyor.

“Anayasayı millet yapmasın” diye yırtınırken, Genelkurmay Başkanı’nın işlediği hukuksal suçlara işaret etmek tabii ki o zevat açısından söz konusu değil...

Onlar sadece anayasayı milletin yapmaması ve Ergenekon konusunda hassaslar...

***

“Siyasi maksatlarla toplananlar, siyasi fırkalara girenler, siyasi makale yazan ve nutuk söyleyenler” hakkında Askeri Ceza Kanunu ne diyor?

148. maddeyi okuyalım:

“Siyasi maksatla toplananlar, siyasi fırkalara girenler, siyasi nümayiş ve içtimalara ve intihabata iştirak edenler veya her ne suretle olursa olsun bu maksatlarla şifahi telkinatta bulunanlar ve siyasi makale yazanlar ve bu yolda nutuk söyleyenler beş seneye kadar hapsolunur.”

Savcılar...

Yargıçlar...

Mahkemeler...

Sivil yargı... Askeri yargı...

Yüksek yargı...

Askeri Yargıtay, Askeri Danıştay...

Hani neredeler?

Kendisi, kendi tabi olduğu ceza yasasını açıkça ve fütursuzca çiğneyen biri, başka hukuksal konularda ne kadar “hukuktan” yana olabilir?

Burası henüz askerini siyasetten arındıramamış bir yer...

Bunca başarısızlığın ve can kaybının nedeni, askerlikle meşgul olmak yerine siyasete nizam vermeye kalkmak değil mi?

Osmanlı’da bundan battı...

***

2010 yılı Temmuz ayı itibariyle...

Hangi konumda olduğumuzu görmek için...

Jandarma Kriminal Laboratuarı’nın doğruladığı “ıslak imzaya” “kâğıt parçası”...

Lav silahına “boru” diyen malum generalin, mantık hatalarıyla, demokrasi ve hukuk ihlalleriyle dolu konuşmasını sabrınız var ise tekrardan izleyin.

Çok üzüleceksiniz.

Kısmi anayasa değişikliği gündemin en acil konusu ama...

Bu “çakma askeri cumhuriyeti” toptan AB standartlarında “demokratik bir cumhuriyet’e” dönüştürmeden her şey boş.

Askeri Ceza Yasası 148. maddeyi uygulamaktan başlamak ister misiniz?

Hiç yorum yok: