13 Temmuz 2010 Salı

Sistem ve dahiler - Eser KARAKAŞ

Sistem ve dahiler


Eser KARAKAŞ ekarakas@stargazete.com



21. yüzyılda toplumsal sistemler için en önemli şey dahi çocuklarından nasıl yararlanabilecekleri olacak.

Önümüzdeki hafta yine eğitim köşemde farklılaşmayı temel alan eğitim sistemlerine sahip ülkelerin, benzeşmeyi temel alan eğitim sistemlerine sahip ülkelere oranla çok daha başarılı olacakları konusunu ele alacağım.

Geçen hafta bir fransız gazetesine yansıyan ilginç bir haberde ABD’nin Fransa gibi bir ülkeden dahi nasıl deha devşirdigi yaziyordu.

Bugüne kadar Fransa’nın en prestijli okullarından deha devşiren ABD, 21. yüzyılda bu devşirme işini varoşlara kaydıracağını, çünkü varoşlarda keşfedilmeyi bekleyen çok önemli dehaların yaşadığını açıklıyordu.

Biz bu konuda acaba hangi noktadayız?

Bırakın dışarıdan deha devşirmeyi, acaba ender yetişen kendi dahilerimizi nasıl kullanabiliyoruz?

Geçen hafta 8. Sınıflar Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçları açıklandı ve Antalya’dan bir çocuğun tam puan aldığı bildirildi.

İşin ilginç tarafı, aynı çocuk 6. ve 7. Sınıflarda girdigi SBS’lerde de tam puan almış.

Karşımızda bir dahi mi değil mi bilemiyorum ama çok dikkatle takip edilmesi gereken bir beyin olduğu muhakkak.

Bu haberi gazetelerde okuduğumda ilk aklıma gelen bu çocuğun yirmi sene sonra nerede olabileceği sorusu oldu.

Bu çocuk liseyi ve üniversiteyi acaba nerede okuyacak?

Sistem onu çok önemli bir küresel kurumda doktora yapmaya yönlendirecek mi?

Bu sorulara çok olumlu yanıt verebileceğimizi zannetmiyorum.

Mesela, geçtiğimiz son otuz yılın üniversite giriş sınavları birincilerini, hatta ilk yirmiye girenleri, bir çıkaralım.

Şimdi bu insanlar nerelerde, ne işler yapıyorlar, bir inceleyelim.

Karşımıza çok parlak bir tablo çıkacağı kanaatini taşımıyorum.

Üniversite giriş sınavları birincileri ya da ilk yirmiye girenler, şaka değil, yaklaşık bir buçuk milyonda birinci olan kişiler.

Bu kadar sert bir seleksiyon ile bilebildiğim kadarıyla Harvard’a dahi girilmiyor.

Ama bundan beş altı sene önce bana ulaşan bilgiler altın beyin diye nitelendireceğimiz üniversite giriş sınav birincilerinin toplumda çok da önemli yerlere gelemedikleri doğrultusunda idi.

Altın beyinlerini, dahilerini bu kadar hoyratça kullanan, onların üzerlerine titremeyen bir sistemden, bir ülkeden ne köy olur ne kasaba.

Zaten benzeşmeyi bir marifet, farklılaşmayı ise kabahat olarak algılayan bir sistemden dahilerini el üstünde tutması, onları kayırması beklenemez.

Girdiği son üc SBS’de tam puan alan Manavgatlı çocuk konusunu bir kenara yazın.

Allah ömur verir ise on beş-yirmi sene sonra bu konuya geri dönelim, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

Hiç yorum yok: