15 Nisan 2010 Perşembe

Çağlar ŞAVKAY - 'hepiniz dışarı'

'hepiniz dışarı'

'Dokunulmayanlar' ( The Untouchables ) 1959 yılından 1963 yılına kadar amerikan televizyonunda gösterilen, 1930 senelerinin Chicago'sunda Al Capone dokunulmazlığı hüküm sürerken, korkusuz, dürüst ve kanunlara bağlı polis komiseri Eliot Ness alias Robert Stack' ın kanundışılara olan mücadelesinin anlatıldığı diziydi.

TRT yıllarında, siyah beyaz ekrandan hatırlıyorum.
1987 yılında, senaryosunu David Mamet in kaleme aldığı, Brian de Palma yönetiminde, Al Capone' un Robert de Niro, Kevin Kostner'in Eliot Ness, Sean Connery ve Andy Garcia'nın öteki korkusuzlar rolünü üstlendikleri filmi de çoğumuz hatırlarız.
Bugün Türkiye'sinde, onca belge, onca kanıt, onca şahitlik; vesayet rejiminin bütün bu anayasa ve hukuk suçlarına dair doğrunabilirlik bilim kurullarında tescil edilmişken, Yargı, Yüksek Yargı, Hukuk adamı veya GenelKurmay, kullanılabilir gazete ve gazetecilerin mızıkçılık ederek, yok, kağıt parçası idi, yok efendim, hukuk a müdaheledir mahkumiyet kesinleşmeden aman masumet karinesini zedelemeyelim; asimetrik psikolojik savaştır; kurumlarımız yıpratılıyor teranelerini işittikçe aklıma hep Palma'nın 'Dokunulmazlar' filmindeki Al Capone'un yargılanma sahneleri geliyor...

Al Capone 'u kanunsuz işlerinden bir türlü kıstıramayan federal hükümet ( Eliot Ness ve arkadaşları ), bir şekilde suç üstü yakaladığı muhasebecisi vasıtası ile vergi kanununa muhalefetten mahkum ettirmek üzere nihayet Al Capone'u Mahkeme'ye çıkarır; Ness ve arkadaşları, 'Dokunulmayanlar' ın mahkum olacaklarından zerre şüphesi yoktur; bu düşünce ile mahkeme salonunda keyifle duruşmayı izlemektedirler; Al Capone ise avukatları ile oturduğu yerden etrafa en sevimli halini gösterirken hiç de endişe içinde değildir; bu durumu tespit eden Eliot Ness, Al Capone'un jüri üyelerine doğru rahat bakışlarını da fark edince, mahkeme başkanına yaklaşır ve jüri üyelerinin tarafsızlıklarını kaybettikleri hakkında ciddi bulgulara sahip olduğunu söyleyince, mahkeme başkanı mübaşire dönerek, yan salondaki başka bir davadaki jüri üyeleri ile kendi duruşmasındaki jüri üyelerinin değiştirilmesini ister; Al Capone'un şaşkın bakışları eşliğinde yan duruşma salonundaki jüri Al Capone duruşmasının jürisi ile değişir ve duruşma sonunda Al Capone mahkum olur ve cezaevine konulur.

Türkiye'nin bugünkü haline bakıp,
vesayet rejiminin bütün bekçilerine

'beyler, hanımlar, hepiniz dışarı'

diyesiniz yok mu ?

pişkin pişkin
oldukları heryerde,
seslerini de hiç kısmadan
oturuyorlar...

Geçenlerde televizyonda Anayasa paketini tartışan muhterem profösör, 12 Eylül sonrası Anayasa yapım sürecinin nasıl da doğru işlediğini sıkılmadan anlattı; Orhan Aldıkaçtı'yı yerlere göklere sığdıramadı; hemen yanında, aynı Orhan Aldıkaçtı'ya ölümünün ertesinde, Üniversitesinde saygı töreni düzenleyen bir başka anayasa profösörü de, Aldıkaçtı'nın aklını fikrini ruhunu 12 Eylül'e teslim etmesini hiç hatırlamadan, hatırlatmadan, 12 Eylül anayasanın mutlaka değiştirilmesi gerektiğini ısrarla önkoşul olarak ileri sürüyordu...

Arsen Ceyhan'a daha geçen gün şikayet ediyordum...

Le Monde un geçen haftaki manşetinde fransız sosyalist partisinin lideri Martine Aubry'nin ( eski AB Komisyon başkanı Jacques Delors 'un kızı ), Fransa'daki bölgesel seçimleri açık farkla, yeşil'ler ile ittifakla kazandıktan sonra 2012 başkanlık seçimleri ufkunda ortak bir siyasi proje-program hakkındaki görüşlerini okuyordum;

Martine Aubry diyordu ki;

'ne üretmeliyiz?, nasıl üretmeliyiz? nasıl bölüştürmeliyiz ?'

sorularının cevaplarından oluşacak ortak proje-programımız...

İşte demiştim Dünya nın olduğu yer budur...

'İşte oradan dönüp, bizim durumumuza bakın tanrı aşkına...neleri, kimler, ne için tartışıyor...'

demiştim Ceyhan' a...

Arsen, daha çok bekleyeceğimizi söyleyerek;

'bizde 1789, 1871, 1848, 1936, 1968'leri yaşamadan, Dünya'nın 2010 yılına gelemiyor olmanın sıkıntılarıdır bunlar'

deyince tekrar düşündüm...

'hanımlar, beyler,
dokunulmayanlar,

hepiniz dışarı...

Dünya'ya yer açın

Dünya içeri...'

12-4-2010

Hiç yorum yok: