7 Eylül 2010 Salı

21. yüzyıla nasıl hazırlanıyoruz? Eser KARAKAŞ

 ekarakas@stargazete.com


Google’ın hisse senetleri toplam değerinin 114 milyar dolara yükseldiğini duyduğumdan beri Star Gazetesinde pazar günleri yazdığım eğitim yazılarını eğitim mantığı ve yaratıcılık ilişkisi üzerine oturtmak istiyorum.



Eğitim ideolojisi ile yaratıcılık ilişkisini kimsenin hafife alma lüksü yok, olamaz.



Bugün, siz okurlara, liselerimizde zorunlu olarak okutulan Milli Güvenlik Bilgisi kitabından (yazarlar: Komisyon, 2009, dördüncü baskı) bazı alıntılar yapacağım ve bu tür kitapların ve derslerin müfredata girmesinin 21. Yüzyılın olmaz ise olmazı yaratıcılığa katkısını (!) siz okurların takdirine bırakacağım.



Elimdeki Lise Milli Güvenlik Bilgisi kitabının dehşet bir önsözü (s.1) var; önsözün anafikri Türkiye’nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditler.



Çocuklarımıza daha liseli yaşlarda, iç tehdit, iç düşman gibi saçmalıkları maalesef MEB’in bedava dağıttığı kitaplar aşılıyor; aynı önsöz, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli birlik ve bütünlüğünün Atatürk ilke ve inkılaplarının sadece düşünce boyutunda değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak da benimsenmesiyle mümkün olabileceğini yazmaktadır.



Bu ifade aynı yaşam biçimini benimsemiş yetmiş milyon vatandaş özlemi demektir.



Böyle bir değerin (!) liseli gençlere aşılanması büyük bir yanlıştır; ayrıca, bu ifade biçiminin siyasal iktidarın parti ve hükümet programıyla da örtüşmemesi üzerinde mutlaka durulması gereken bir noktadır.



Ders kitapları siyasal iktidarın, MEB’in ne ölçüde kontrolü dışındadır?



Bu kitapları, şayet MEB kontrol edemiyor ise, kim kontrol etmekte ve müfredata dahil edebilmektedir?



Bu tür kitaplar AB ülkelerinde neden bu ülkelerin çocuklarına okutulmamaktadır?



Bu kitabı okutmak için Milli Güvenlik Bilgisi dersine hangi hocalar girmektedir?



Askerlerin üniformayla liselerde ders vermesi çağdaş eğitim süreçlerine uygun mudur?



AK Parti iktidarı yaklaşık sekiz senedir iktidardadır ve bu sekiz sene içinde bu tür kitapların müfredat dışına taşınması mecburiyeti maalesef ya görülmemektedir ya da sorunun çözümü için atılacak adımların üreteceği riskler alınmamaktadır.



Bu riskler alınmaz ise ne olur?



Yaşam biçimi, düşünce biçimi birbirine benzer genç nesiller yetişir.



Ama kimse Google benzeri bir icadın altına da imza atamaz.



Google üretecek genç nesiller yetişmediği ölçüde de fakirlik, işsizlik bir kaderdir.

Hiç yorum yok: