16 Mayıs 2011 Pazartesi

Kadınlar, ana tanrıçalarımız mı? - Mehmet ALTAN



8 Mayıs 2011 Pazar
Bugün Anneler Günü...  Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlamış...
Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlarmış... Modern zamanlarda ise Anneler Günü, Anna Jarvis’in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü ile başlamış... 1914 yılında Kongre’nin onayıyla Amerika çapında genişlemiş. Zamanla başka ülkelere de yayılmış.
Anneler günü, Türkiye’de 1955 yılından bu yana kutlanmakta...
***
Anneler, ana tanrıçalar...
Acaba durumları ne?
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), ilk kez aile değerleri üzerine hazırladığı raporunu yayınladı. 
“Aileler değişiyor” başlıklı raporda OECD’ye üye 34 ülkedeki kadın işgücü, aile ferdi sayısı ve yoksulluk ele alındı. 
Satırbaşlarıyla gidelim...
Türkiye’de 1980’de kadınların yüzde 40’ı çalışıyormuş, bu oran 2009’da yüzde 26,4’e düşmüş... Türkiye bu oranla maalesef Endonezya (yüzde 49) ve Hindistan’ın (yüzde 34) da gerisinde kalarak sonuncu olmuş...
Kadınların iş gücüne katılımının en az olduğu ülkeyiz.
***
Doğum izninin en az olduğu ülkeler konusunda da Türkiye şampiyon... Ardından Yunanistan, İsviçre ve Slovenya gelmekte.
Doğum oranına gelince...
Doğum oranı Türkiye’de 1995’te yüzde 3 iken, bu oran 2009’da yüzde 2’ye inmiş...
Doğum oranı azalıyor ama Türkiye, 19 yaşından önce anne olanlar oranında üst sıralarda yer alıyor... “Genç doğum” konusunda başa güreşen Türkiye’yi, Şili, ABD ve Meksika izliyor... Her 1000 doğumdan 35’ini genç anneler gerçekleştiriyor.
***
Bu Anneler Günü’nde, OECD raporuna göre Türkiye’de çiftlerin yüzde 62’sinin eğitimsiz olduğunu, sadece yüzde 5,6’sında hem erkek hem de kadının yüksek eğitim aldığı söyleyelim... Tabii, tek üyesi çalışan aile oranının yüzde 60 ile Türkiye’de tavan yaptığını da... “Tek tabanca” yaşama tutunmaya çalışan ailelerin en kalabalık olduğu ülke de Türkiye.
Ortalama bir ailenin 4 ferdi olduğu Türkiye, OECD ülkeleri arasında en kalabalık aile ortalamasına sahip olarak zirveyi Meksika ve Şili ile paylaşıyor. 
OECD ortalaması 2,56. 
Evli olmadan aynı evde yaşayan çiftlerin en az olduğu ülke Türkiye, listedeki 34 ülke arasında sonuncu.  Türkiye’deki insanların yüzde 45’inin aileleriyle, yüzde 5’inin yalnız yaşadığı da belirtildi.
***
Peki, “ana tanrıça” kadınlarımızın yavruları ne âlemde? Aile Değerleri Raporu onların da durumunu netleştiriyor... Türkiye çok büyük ilerlemelere rağmen ne yazık ki çocuk ölüm oranında birinciliği hala kimseye bırakmıyor:
Her 1000 doğumda 21 ölüm yaşanıyor. 
Hâlbuki OECD ortalaması her 1000 doğumda iki ile üç arasında değişiyor.
Peki, yaşar kalmayı başaranlar hayatlarından memnun mu?
Neyse ki Türkiye’de çocukların yüzde 67’si hayatlarından memnun.  Ama “çocukların memnuniyeti” konusunda OECD ortalaması yüzde 86. Türkiye’nin önünde ise epey bir farkla, yüzde 81 ile Macaristan ve Çek Cumhuriyeti bulunmakta...
***
Geliyoruz bu raporun en acı ve en can yakıcı kısmına...  Rapor, yoksulluk sınırında yaşayan çocuk sayısının Türkiye’de yüzde 24,6 olduğunu belirtmekte... Bu oranla Türkiye, 39 ülke arasında İsrail ve Meksika’nın ardından üçüncü sırada yer alıyor... İstatistiklere göre Türkiye’de her 4 çocuktan biri açlık sınırında yaşarken, OECD ortalaması 12,7. 
Bugün Anneler Günü ama açlıktan ölen 2,5 aylık Kübra bebeği hiç unutmadık...
***
Bugün hem Pazar, hem de anneler günü...
Annemi rahmetle anarken, “anatanrıçalarımız” olan tüm annelerin Anneler Günü’nü de kutluyorum... Ama istatistiklere bakınca da sormadan edemiyorum, kadınlar gerçekten ana tanrıçalarımız mı?  Rakamlar hem onlar, hem de onların yavruları için çok başka şeyler söylüyor da...
Mehmet ALTAN mehmetaltan@stargazete.com

Hiç yorum yok: