16 Mayıs 2011 Pazartesi

Köylü nüfusumuzun oranı nedir? Mehmet Altan



19 Nisan 2011 Salı
Köylüler ne zaman manşet olur” diye sorup dururum...
Ama cevap galiba “hiçbir zaman”...
Çünkü bakıyorum artık ne köylülerden, ne de köylülükten söz ediyoruz...
Tarımla ilgili hayati yorum konuları bile sayfa aralarında unutulup kalıyor... 
Bunlardan biri de Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in Adana’daki bir toplantıda söyledikleriydi...
***
Bakan Eker’in, “2002’de Türkiye’nin tarımda dünya sıralamasında 11’inci ülkeyken 2010 itibariyle 8’inci büyük tarım ekonomisi haline geldik. 
2002’de tarımda 7,5 milyon nüfusla 23 milyar dolar hâsıla yaratılırken, 2010 sonunda bu rakam 5,7 milyon nüfusla 61,8 milyar dolara ulaştı. 
Bu Dünya Bankası raporlarına yansıdı. 
Bu dönemde Fransa’yı, İtalya’yı ve İspanya’yı geride bıraktık. Avrupa’nın birincisi olduk” müjdesini verdiği o konuşmada beni ürküten satır aralarındaki gerçekler oldu.
Hele hele siyasetin hiç hoşlanmadığı “kıyaslama” metodunu kullanarak Türkiye ile dünyayı birlikte değerlendirince...
***
Örneğin, 2010 yılsonu itibariyle tarım sektöründe 5,7 milyon kişinin çalışıyor olması... 
5,7 milyon, çalışan aktif nüfusun yüzde 25,2’sine denk geliyor... 2010’da istihdam edilenlerin yüzde 25,2’si tarım, yüzde 19,9’u sanayi, yüzde 6,3’ü inşaat, yüzde 48,6’sı ise hizmetler sektöründe yer almakta...
Hâlbuki AB ortalamasında tarım sektöründe çalışan nüfusun payı yüzde 4...
Şöyle de söyleyebilirim, Hollanda bizim ciddi bir başarı göstererek ulaşmış olduğumuz tarımsal üretim kadar, yani 60 milyar dolar ihracat yapıyor... Ve tarımda çalışan nüfusunun sayısı altı yüz bin kişi... 
ABD’de ise 3 milyon civarındaki çiftçi, yani bizdeki çalışan tarım nüfusunun yarısı kadar bir nüfus, hem 300 milyonluk Amerika’yı besler, hem de Hollanda kadar ihracat yapar...
***
Bu fark nereden geliyor ve neden bu kadar büyük?
Aslında bu sorunun cevabını da gene andığım ve kimsenin üzerinde durmadığı o konuşmada Mehdi Eker veriyor:
Mehdi Eker, sürdürülebilir tarımın önündeki en büyük engellerden birinin özellikle miras yoluyla toprak bölünmesi olduğunu belirtiyor...
Ve şöyle devam ediyor: 
“Dünyanın hiçbir yerinde, ne ABD’de ne de Avrupa’da bu kadar arazi bölünmesi yok.
Medeni Kanunu aldığımız İsviçre’de
bile yok. 
Onlar bu işi 1930’larda halletmişler. 
Tarımdaki en büyük sorun olan miras yoluyla toprak bölünmesini engelleme sürecine girdik. 
Önceden 2 hektar olan bölünme sınırını 20 hektara kadar çıkardık. 
Ayrıca dağınık parselleri de birleştirme işlemlerimiz tüm hızıyla sürüyor. 
Arazilerin toplulaştırılması hem sulama hem de ekim açısından büyük fayda sağlayacak. 
Toplam 14 milyon hektar toplulaştırma kapsamında bulunuyor. 
Şimdiye kadar 3 milyon hektarda toplulaştırma çalışmasını tamamladık. Geriye kalan 11 milyon hektarı da önümüzdeki dönemde hızla gerçekleştireceğiz.”
“14 milyon hektar toplulaştırma kapsamında bulunuyor” demek, “nohut oda bakla sofa” düzeyinde bölük pörçük, piyasaya üretim yapılamayacak minnacık arazi demek...
Neden?
Çünkü Tarım Bakanı Eker’in büyük çabasına rağmen miras hukukunda bölünmeyi durduracak gerekli değişikliğin devlet muhalefeti nedeniyle gerçekleşememesi...
Hâlbuki örneğin İngiltere’de 12’inci yüzyıldan beri yürürlükte olan miras hukuku bölünmeyi önler...
Bizim yasamamız 12’inci yüzyıldaki İngiltere noktasına gelecek bir yasal düzenlemeyi yapamıyor...
***
Gerisini konuşmaya gerek yok... 
AK Parti’nin 2023 vizyonu iyi oldu, gerçeklere geri döndük...
Şimdi çalışan nüfusun dörtte birini oluşturan tarım nüfusu 2023’de nereye inecek acaba?
AB ortalamasının şu anda yüzde 4 olduğunu zaten söylemiştim...
Mehmet ALTAN mehmetaltan@stargazete.com

Hiç yorum yok: