25 Eylül 2010 Cumartesi

Neşe Düzel -Adil Gür: ‘Seçmenini sandığa götüren kazanır’

PAZARTESİ KONUŞMALARI 06.09.2010


Neşe Düzel

Adil Gür: ‘Seçmenini sandığa götüren kazanır’



“İmralı’nın boykotu derinleştirin demesinden sonra, artık referandumda ‘hayır’ çıkması sürpriz olmaz. Sonucu BDP’li Kürtlerin boykota uyup uymaması belirleyecek.”



“‘Bitaraf olan bertaraf olur’ lafı, Öcalan’la görüştü görüşmedi meselesi, ‘hayır’ı iki puan arttırdı. Erdoğan, CHP’nin sertliğine aldırmayıp Anayasa’ya odaklansaydı ‘evet’ yükselirdi.”



“En son araştırmada, ‘evet’ yüzde 51, ‘hayır’ yüzde 49 oldu. Öncekinde ‘evet’ 50,7, ‘hayır’ 49,3’tü. CHP’liler ve MHP’liler, ‘12 Eylül darbesi doğruydu’ diyor. AKP’liler ‘darbe yanlış’ diyor.”

* * *

NEDEN ADİL GÜR



Türkiye, bu pazar günü hayati bir referanduma gidiyor. Geleceğini belirleyecek çok ciddi dönemeçlerden birine giriyor. Bu Anayasa değişikliği kabul edilirse, yeni bir anayasanın yolu açılacak. Demokratik hukuk devletine doğru önemli bir adım atılacak. Kabul edilmezse bugünkü düzeni, asker ve yüksek yargının toplum üzerindeki hükümranlığını değiştirmek çok zorlaşacak. Anayasayı ve Türkiye’yi sivilleştirmek iyice güçleşecek. Peki, böyle kritik bir oylamaya yaklaştığımızda durum ne? Referanduma bir haftadan az bir süre kala, “evet”lerin ve “hayır”ların oranı nasıl? Kim, ne oy verecek? Niye öyle oy verecek? Hangi bölgelerden, hangi şehirlerden nasıl oy çıkacak? İstanbul’da ne yaşanacak? Bu sonuçlarda hata payı ne? İnsanlar referandumla ilgili tercihlerini korkmadan açıklayabiliyorlar mı? Bu oyları hangi nedenler etkileyecek? Kararsızlar niye hâlâ kararsızlar? Kararsızlar kimler? Kararsızların oyunu neler ve hangi olaylar değiştirecek? Böyle başa baş bir yarışta BDP’li Kürtler ne yapacak? Partinin boykot kararına ne ölçüde uyulacak? Uyulursa sonuç ne olacak? Bu referandumda sonuçları ne belirliyor? Liderlerin mitingleri, üslupları insanların tercihlerini ne ölçüde ve ne yönde değiştiriyor? Başbakan Erdoğan ve CHP Başkanı Kılıçdaroğlu’nun referandumun sonucunda kişisel etkileri neler? Referandumun sonuçlarının siyaset üzerindeki etkisi ne olacak? Sonuçlardan en çok hangi parti etkilenecek? Bütün bunları, 2007 ve 2009 genel ve yerel seçimlerinin sonuçlarını en doğru şekilde önceden tesbit eden, Türkiye’nin önde gelen güvenilir kamuoyu araştırmacılarından ve siyaset analizcilerinden A&G Araştırma Şirketi’nin sahibi Adil Gür’e sorduk. Adil Gür referandumla ilgili bugüne dek Türkiye genelinde peş peşe altı araştırma yaptı. Yedinci ve son araştırmasını da hâlâ saha çalışmalarıyla ve yüz yüze görüşmelerle sürdürüyor.

* * *

NEŞE DÜZEL: Referanduma beş gün kaldı. Referandumla ilgili en son araştırmanızı ne zaman yaptınız?

ADİL GÜR: Anayasa değişikliği Meclis’in gündemine geldiğinden beri biz referandumla ilgili altı tane araştırma yaptık. Sonuncusunu da 28-30 ağustosta, 46 ilde 3681 hanede yüz yüze görüşme metoduyla gerçekleştirdik.



Sonuç ne çıktı?

28-30 ağustosta yaptığımız araştırmanın sonucu da, beşinci araştırmanın sonucuna çok yakın çıktı. Beşinci araştırmada, “evet” oyu yüzde 50,7, “hayır” oyu yüzde 49,3’tü. Altıncı araştırmada da “evet” yüzde 51, “hayır” yüzde 49 oldu. İki araştırma arasında sadece binde ikilik, üçlük fark ortaya var. Bu bindelik fark, altıncı araştırmada “evet” lehine gelişti ama şunu bilmek lazım. Bu kadarlık fark, araştırmanın hata sınırları içinde olabilir.



Bu sonuçlarda hata payı nedir peki?

Bu araştırmaların, artı ve eksi yüzde 1 ve yüzde bir buçukluk bir hatası vardır. Dolayısıyla “evet”ler artmamış, aksine azalmış da olabilir. Zaten son altı aydır yaptığımız araştırmalarda trend hep aynı. Yaptığımız altı araştırma da, hata sınırları içinde hep birbirine çok yakın sonuçlar verdi. Bizim bütün araştırmalarda, yüzde 51 mertebesinde “evet”, yüzde 49 mertebesinde “hayır” sonucu çıktı. Mesela yaz tatilinden önce yaptığımız referandum araştırmasının da sonuçları aynen böyleydi. Siyasi partiler bir buçuk aydır mitingler yapıyorlar, tanıtım ve ilana paralar harcıyorlar ama insanlar pek etkilenmiyor ve sonuç değişmiyor.



Niye?

Çünkü Türkiye’de halk, birkaç yıldır çok kutuplaştı. Bu referandumda sonucun nasıl oluştuğunu anlamak için son seçimlerin sonuçlarını önünüze koyun. Referandumda “evet” diyen partilerin, 2009 yerel seçimlerinde aldıkları oyları toplayın. Sonra, diğer yanda da “hayır”cı partilerin son seçimlerdeki oylarını alt alta yazıp toplayın. Seçimlerde çıkan başa baş sonucun aynısının bu referandumda da çıktığını göreceksiniz.



Yaptığınız araştırmalarda kararsızların oranı nedir?

“Kararsızım” diyen yüzde 10-11 oranında bir kitle var ama gerçek kararsızların oranı aslında yüzde 5-6’dır. Çünkü kararsızların bir bölümü, aslında sandığa hiç gitmeyecek olanlardır. Bunlar oy kullanmaya gitmeyeceğim demek yerine, “kararsızım” demeyi tercih ediyorlar. Bütün seçimlerde bu böyledir. Bu referandumda da sadece yüzde 5-6’lık bir kararsızlar grubu sandığa gidecek.



Eğer evet-hayır sonuçları sizin dediğiniz gibi başa baş gidiyorsa, bu referandumun sonucunu bu kararsız yüzde 5-6’lık kitle mi belirleyecek?

Aynen öyle... Bir de tabii, BDP’li Kürtlerin boykota uyup uymama, kararı belirleyecek. BDP’li Kürtlerin tavrı çok önemli! Eğer araştırmalarda, “evet” ve “hayır” oyları arasında yüzde 55’e yüzde 45 gibi “evet” ya da “hayır” lehine durum ortaya çıkmış olsaydı, bu kadar çok araştırma yapmaya, emek ve para harcamaya gerek yoktu. Ama bu referandumda öyle başa baş, nefes nefese bir yarış var ki, yüzde 1, yüzde 2’lik fark bile çok çok önemli!



Kimler bu kararsızlar?

Her seçimde bir ‘son dakikacılar’ vardır. Bunların, bir partiye sadakati, o partiyle yakın bağları yoktur. Daha az politize olmuş insanlardır bunlar ve oy verecekleri partiyi son anda belirlerler. Bu referandumda sonucunu da, BDP’li Kürtlerle birlikte çok az sayıdaki kararsızlar belirleyecek. Bu kararsızları, ağırlıklı olarak kadınlar ve gençler oluşturuyor.



Pazar günü sandığa gidilecek. Önümüzdeki birkaç gün içinde, bu sonuçları değiştirebilecek bir olay olur mu?

Burası Türkiye, her an her şey olabilir. Türkiye’de değil bir hafta, 24 saat bile çok çok önemlidir. Referandumun sonucunu değiştirecek bir olayın olmamasını temenni ediyorum. Çünkü bu ülkede yaşayan halkın, ciddi ekonomik dalgalanmalarla, terör olaylarıyla ve bazı dinî-milli konularla ilgili ciddi hassasiyetleri vardır.



Nasıl bir olay bu sonuçları değiştirir?

Son düzlüğe girildi. Artık kararsızları etkileyecek olan lider konuşmalarıdır. Bu yüzden liderlerin olası bir hatası veya gafı bu referandumun sonucunu belirleyecek. Mesela Başbakan’ın “bitaraf olan bertaraf olur” açıklaması ve Öcalan’la görüşüldü görüşülmedi meselesi, “hayır” oylarını iki puan birden arttırdı. Aslında Başbakan Erdoğan muhalefetin sert söylemini dikkate almayıp, Anayasa değişikliğine ve referanduma odaklansaydı, “evet” oyları yükselirdi. Ama Erdoğan muhalefetin sert söylemine cevap verdi ve toplumda zaten var olan kutuplaşma daha da arttı. Bu sert kutuplaşma, CHP içinde Anayasa değişikliğine “evet” diyeceklerin sayısını iyice aşağıya çekti. Bir de referandumun sonucunu değiştirmede BDP’nin tavrı çok önemliydi.



Hangi açıdan önemliydi?

Şöyle... Kürtlerin büyük çoğunluğunun evet dediği dikkate alınırsa, bu referandumun sonucunu, boykota uymayıp sandığa giden BDP’li Kürtlerin tavrı belirleyecek. Eğer BDP’li seçmen boykot kararına uyup sandığa gitmezse, “evet” ile “hayır” arasında zaten çok küçük olan fark daha da küçülecek. Anlayacağınız nefes nefese bir sonuç yaşanacak.



Tam olarak ne yaşanacağını öngörüyorsunuz?

Üç gün öncesine kadar, BDP’nin boykot kararını yumuşatma ihtimali vardı. Ama son üç gündür gerek İmralı’dan gerekse BDP’li yöneticilerden yapılan açıklamalar, boykotun yumuşatılmayacağını, işin aksine tabanda sıkı tutulacağını gösterdi. Hatta Öcalan yeni avukat görüşmesinde, “Boykotu derinleştirin” dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, eğer boykota uyanların oranı yüzde 51’in altında çıkarsa, gereğini yapacağını söyledi. Oysa BDP, boykotu yumuşatsaydı, referandumda “evet” lehine bir gelişme olurdu.



BDP boykot kararını sertleştirdi. Şimdi ne olacak sizce?

BDP’nin kararı boykotu sıkı bir şekilde uygulatma yönünde olunca... Durumun başa baş gittiği bu referandumda artık “hayır” sonucu çıkması sürpriz olmaz!



Sizin yaptığınız araştırmalara göre BDP seçmeninin ne kadarı boykotçu?

Bizim yaptığımız araştırmalarda, BDP seçmeninin yarısı boykotçu değil. Yüzde 50’si “ben sandığa gideceğim” diyor. Bunlar ağırlıklı olarak Adana, Mersin, Antalya, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde ve metropollerde yaşayan Kürt kökenli BDP seçmenleri... Ayrıca Diyarbakır, Mardin, Batman gibi illerin kent merkezlerinde yaşayanların arasında da “sandığa gideceğim” diyenler var. Köyde ve kırda ise boykot kararına uyma eğilimi çok yüksek.



Güneydoğu’daki BDP’lilerle batıdaki BDP’lilerin boykota karşı tavırları nasıl olacak?

Çok farklılar. Bölgedekilerin yüzde 70’i boykotçuyken, bölge dışındakilerin sadece yüzde 35-40’ı boykotçu. Batıdaki BDP’lilerin önemli bölümü boykotçu değil.



İnsanların referandumla ilgili kararlarını ve düşüncelerini korkusuzca ve dürüstçe açıkladıklarından emin misiniz?

İnsanların yüzde 95’inden fazlası korkusuzca ve dürüstçe açıklıyordur kararını. Ancak bu referandumda durum öyle başa baş gidiyor ki insanların yüzde 2-3’ü bile gerçek kararını açıklamaktan çekiniyorsa ve cevabında dürüst davranmıyorsa, bu, araştırmalardaki hata payını yükseltiyor. Bugüne kadar çok seçim yaşadım, en zoru bu oldu. Çünkü “evet” diyenlerin içinde, aslında “hayır” diyecek olanlar olabilir. Devletle, belediyelerle işi olabilir ve gerçeği söylemekten çekinebilir. Ayrıca tabii, CHP ve MHP seçmeni içinde de “evet” diyeceğini söylemekten utananlar olabilir.



AKP tabanının kaçta kaçı bu referandumda “evet” diyecek?

Son yaptığımız araştırmaya göre, bugün milletvekili seçimi olsa AK Parti’ye oy vereceğini söyleyenlerin seçmenin yüzde 90’ı “evet” diyor. Yüzde 5,8 kararsız olduğunu söylüyor. AK Parti seçmeninin yüzde 4,2’si ise “referandumda ‘hayır’ diyeceğim” diyor. Yani AK Parti seçmeninin yüzde 10’u şimdilik “evet” demiyor.



CHP tabanından “evet” çıkar mı?

CHP seçmeninin yüzde 92,8’i “hayır diyeceğim” diyor. Tüm parti seçmenleri arasında en yüksek oranda sandığa gideceğini ve “hayır” oyu vereceğini söyleyen seçmen, CHP seçmeni. Sadece yüzde 2,5’luk kesim, “evet” diyeceğini söylüyor. ‘Anayasa değişiklikleri yeterli olmasa da en azından olumlu bir adımdır ve Türkiye’nin lehinedir’ teziyle hareket eden bir aydın kitle var. Bir de şunu söyleyeyim... İlginçtir, 12 Eylül darbe söyleminin referandumda bir karşılığı yok. Bugün seçmenin yüzde 50’den fazlası 12 Eylül’ü hatırlayacak yaşta değil. Üstelik 12 Eylül’ü hatırlayanların ve yaşayanların çoğunluğu da, “o günün şartlarında 12 Eylül darbesi doğruydu” diyor.



Hangi partilerin seçmeni, “darbe doğruydu” diyor?

Ağırlıklı olarak CHP’liler ve MHP’liler “doğruydu” diyor. AK Partililer ise darbeyi yanlış buluyor. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül mağduru ülkücülere ve devrimcilere seslenmesinin referandum sandığında çok fazla karşılığı yok. Başbakan’ın MHP içindeki ülkücülerden yüksek orandaki “evet” beklentisi karşılanmayacak.



Neden?

Bir insan 18-20 yaşında devrimci ya da ülkücü olabilir ama 30-35 yaşına geldiğinde artık devrimci ve ülkücü değildir. O adam liberalizme, merkeze kaymıştır ve bugün zaten o partilere oy vermiyordur. Ayrıca, MHP seçmeninin yüzde 10’u “evet diyeceğim” diyor. MHP’nin toplam yüzde 12 oyu var. Dolayısıyla MHP’deki yüzde 10’luk “evet”çi kesimin referanduma etkisi, yüzde 40’lık oya sahip olan AKP’deki yüzde 4,2 oranındaki “hayır”cıların referanduma etkisinden daha düşüktür. AK Parti’nin yüzde 4,2’sinin “hayır” demesi, referandumu 1,7 puan etkiler. Size şunu söyleyeyim... Bu referandumda en fazla “evet”çi olanlar Kürtler.



En fazla “hayır”cı olanlar kimler?

Yaptığımız altı araştırmada hiç değişmeyen şu oldu: Ege, Akdeniz ve Trakya’da yüzde 60-70’ler mertebesinde çok yüksek bir “hayır” oyu çıkıyor. Mesela İzmir’de “hayır”lar yüzde 65-70 düzeyinde bulunuyor. Trakya’da yüzde 65-70 oranında “hayır” çıkıyor. Buna karşılık Marmara’da Kocaeli, Sakarya gibi illerde yüzde 65-70 “evet” diyor. Karadeniz, İç ve Doğu Anadolu’da yüzde 60’a yakın “evet” derken, Güneydoğu’da “evet”çiler, boykotçuların önünde gidiyor. Yüzde 55-60 “evet” diyor. En yüksek “hayır” Adana, İzmir, Antalya, Muğla, Trakya’da çıkacak görünüyor. Mersin’de “hayır” çıkacak. Bursa’da durum başa baş olacak.



En yüksek “evet” hangi ilde çıkacak sizce?

Bingöl’de çıkar herhalde. Bingöl, 1982 Anayasası’na “hayır” diyen tek şehirdir Türkiye’de. Her yerde 1982 Anayasası’na yüzde 92 “evet” çıkarken Bingöllüler “hayır” dedi. Ayrıca Doğu Anadolu’nun kuzeyinde Erzurum, Erzincan, Elazığ ve Malatya da yüzde 65-70’ler civarında “evet” diyecek. Konya, Kayseri gibi büyük şehirlerde “evet” oyu yüzde 80’lere ulaşabilecek. Size şunu söyleyeyim... Bu referandumda daha muhafazakâr olan insanlar, fakirler, garibanlar ve düşük eğitimliler çok yüksek oranda “evet” diyecekler. Yüksek gelirliler, eğitimliler ise yüksek oranda “hayır” diyecek. Çünkü “evet” ve “hayır” oyları sosyoekonomik yapıyla yakından ilgili. Biz altı araştırmada da bunu gördük.



Tam olarak ne gördünüz?

İlkokul ve daha alt eğitim grubunda olanların yüzde 60’a yakını referandumda “evet” diyecek. Üniversite mezunu olanların yüzde 65’inden fazlası da “hayır” diyecek. Hane halkı geliri bin liranın altında olanların yüzde 70-75’i “evet” diyecek. Hane halkı geliri beş bin liranın üzerinde olanların çok büyük bir kısmı da “hayır” diyecek. Çünkü zenginler ve eğitimliler AKP’den memnun değiller. Biz bu dönemde, domates ekimi yasaklansın mı, yasaklanmasın mı diye bir referandum yapsaydık, gene buna benzer bir sonuç çıkacaktı.



Peki, İstanbul’dan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

“Evet” lehine bir sonuç bekliyorum. İstanbul, Konya ve Kayseri kadar olmasa da yaşam tarzı açısından Türkiye’nin en muhafazakâr şehirlerinden biri. Aslında İstanbul, bu referandumun kaderini belirleyecek. Eğer İstanbul’da yüzde 55 “evet” çıkarsa, Türkiye’de her halükarda “evet” çıkar. Eğer İstanbul’da yüzde 50,5 oranında “hayır” çıkarsa, Türkiye genelinde yüzde 55’le “hayır” çıkar. Çünkü İstanbul bu kadar değişmişse, Konya, Kayseri ve Çorum da değişmiş demektir İstanbul’da “hayır” lehine bu kadar gelişme oluyorsa, taşrada da “hayır” lehine o kadar bir gelişme yaşanıyordur.



Eğer İstanbul bu kadar belirleyici idiyse, niye Türkiye genelinde bugüne dek altı araştırma yapıp da İstanbul’da hiç yapmadınız?

Yaptığımız araştırmalarda örneklemelerin yüzde 20’sini zaten İstanbul oluşturuyor. Her araştırmada, İstanbul’da “evet”ler hep üç-beş puan daha önde çıkıyor. Türkiye genelinde “evet” yüzde 51, “hayır” yüzde 49 ise İstanbul’da bu oran yüzde 53’e 47 gibi çıkıyor... İstanbul’da yüzde 55 çıkarsa, Türkiye’de “evet” garantidir. Ama “evet” ve “hayır” İstanbul’da başa baş olursa, bu referandum reddedilmiş demektir. Bu yüzden bu hafta, hem Türkiye genelinde hem de İstanbul ve Ankara’da ayrı ayrı araştırmalar yapıp, Türkiye sonuçlarını İstanbul’la çekedeceğiz.



Sizce Ankara’da ne çıkacak?

“Hayır” çıkacak. Zaten bunun için araştırma yapmaya da gerek yok. 2007 ve 2009’da siyasi partilerin aldıkları oy oranlarını alt alta yazınca, referandumda çıkacak sonucu görüyorsunuz. 2009 yerel seçimlerindeki sonuç neyse, referandumda da aynı sonuç çıkacak. Türkiye’nin renkleri değişmeyecek. Sahiller gene kırmızıya bürünecek.



Bu referandumda sonuçları ne belirliyor sizce?

Siyasi partilerin oy oranları belirliyor. Anayasa değişiklikleri belirlemiyor. Mesela bu anayasa değişikliği memura sendika hakkı veriyor ama, memurların büyük çoğunluğu “hayır” diyor. Özel sektör çalışanları, işsizler, emekliler de “hayır” diyor. 2009’da İl Genel Meclisi seçimlerinde AK Parti yüzde 38,4, CHP yüzde 23,1, MHP yüzde 16 oy aldılar. CHP ile MHP’nin yüzde 39’luk toplam oyuyla AK Parti’nin yüzde 38,4’lük oyu gene başa baş çıkmıştı. Anlayacağınız CHP ve MHP’nin toplamı AKP ediyor. İşte bu yüzden de referandumun sonucunu BDP’li Kürtler belirleyecek ya. Anahtar BDP’li Kürtlerde. Ayrıca bu referandumda en yüksek oranda “evet”çiler, kadınlar.



Niye ev kadınları “evet”çi?

Kadınlar her zaman istikrardan yanadır. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın başından beri kadınlar nezdinde bir karizması var. Kadınlar Başbakan’ı çekici buluyorlar.



Liderlerin mitingleri sonuçta etkili oldu mu?

Aslında referandum süreci boyunca “evet” oyları artmadı ama AK Parti’nin oyları arttı. Bu referandumun etkisi, genel seçimlerde görülecek. Geleceğe dönük seçmen yaratma konusunda mitingler etkili oldu. AK Parti bu süreçte güçlendi. Görünürlüğüyle, mitingleriyle oyunu arttırdı. Bunu, partilerin oy oranlarına bakarak söylüyorum. MHP bu süreçte çok geride kaldı. Devlet Bahçeli son anda bunun farkına varıp mitinglere ve ekranlara çıkmaya başladı.



Kılıçdaroğlu’nun çıkacak sonuçta kişisel etkisi nedir?

Kılıçdaroğlu 2011 seçimlerine ciddi yatırım yapıyor. Gittiği her yerde sizi ihmal ettik diyerek halktan özür diliyor. Onun gösterdiği performansın yarısını CHP parti olarak gösterebilseydi, bu referandumdan kesinlikle “hayır” çıkardı.



Erdoğan’ın kişisel etkisi nedir peki?

AK Parti bu referandum kampanyasını çok iyi yürüttü ama Başbakan yaptığı hırçın çıkışlarla kampanyanın etkisini azalttı.



Bulduğunuz sonuçların doğruluğundan ne kadar eminsiniz?

Hata sınırları içinde araştırma sonuçlarımıza güveniyoruz. “Evet”ler bir adım önde ama araştırmanın hata sınırları içinde, referandum ortada demektir bu. “Evet” ve “hayır” başa baş gidiyor. Ben yüzde 55 gibi bir sonuç beklemiyorum. Yüzde 55 benim için çok büyük bir sürpriz olur. BDP’nin boykotu sıkı tutma kararlılığından sonra ise referandumda “hayır” çıkması sürpriz olmaz. Şunu söyleyeyim...



Evet..

Bu referandumda seçmenini sandığa gitme konusunda motive eden, seçmenini sandığa götürmeyi başaran kazanacak. Eğer “evet” ile “hayır” arasında yüzde 5’lik bir fark olsaydı, yüzde 2-3’lük kesimin sandığa gelmemesi çok önemli değildi. Ama durum öyle başa baş ki, seçmeninin yüzde 2’sini, 3’ünü sandığa getiremeyen referandumu kaybedebilir!

Hiç yorum yok: