1 Şubat 2011 Salı

Pakize Barışta -Nazlı Eray’dan muhteşem bir masal: ‘Sihirli Saray’

KIYI 28.11.2010


Edebiyatın kalbi masalda atar.
Masal, dinleyenin ve okuyanın yaratıcılığını tetikler, fantezi kurgulamasını, hayallerinde gezinmesini sağlar.
İnsanın, olağanüstülüğe yakın durmasını sağlayarak, olağanüstü olanı normalleştirir.
Olağanüstü kahramanları, olağanüstü unsurları, olağanüstü olayları yaşamaya başlayan masal dinleyicisi ya da okuru, bir an gelir ki normal hatta gerçekçi bir hikâye içinde bulur kendini. Yer ve zamana olan algımız, yersizlik ve zamansızlık olarak yer değiştirir; yersizlik ve zamansızlık normalleşir artık!
Böylece insan bir tür özgürlük kazanır masalla.
Gerçeklik, özgürlüğe kavuşur!
Nazlı Eray, Sihirli Saray adlı masalındaki edebiyatıyla, insana ‘hakikat masalda gizlidir!’ dedirtiyor adeta.
Gerçeklerin sustuğu zamanlarda masallar konuşur zira.

Sihirli Saray, hangi yaş ve başta olursa olsun, masalın her insana ulaşabileceğinin, ilişki kurabileceğinin, zevk verebileceğinin bir örneği bence; karanlıklarda ve ışıklarda, gölgelerde ve yanı başımızda, yani hayatımızın pek çok ânında göremediğimiz şeyleri, incelikleri, derinlikleri gösteriyor bize.
Hayatı dibine kadar yorumluyor adeta; zamanları, mekânları, kültürleri, uygarlıkları bir güzel harmanlayarak, masalı rüyanın içinden, rüya âlemini de masalın içinden geçirerek, arzuyu simgeleştiriyor:
“Çevremizdeki iki bin yıllık kalıntılar, uçuk bir fosforlu ışıkla hafifçe aydınlatılmıştı. Sanki yoğunlaştırılmış bir ay ışığı dökülmüştü üstlerine. Lahitler, küpler, köşede köpeğiyle sanki yatıp uyuya kalmış iki bin yıllık bir iskelet, başı olmayan bir heykel... böyle olağanüstü bir dekorla donanmış bir gece yarısı dünyasına inmiştik. Ortada bir pist vardı. Epey kalabalıktı. Geride, antik bir mezarın içine yerleşmiş bir orkestra, Latin Amerika müziği çalıyordu. Yandaki bir lahdin üstünden pembe bir lazer ışını geçti. Lahdin üstündeki kabartmalar sanki birkaç saniye için canlandılar, eski zamanın kadınları ve erkekleri birden hareketlendiler. Lazer ışını geçip gidince tekrar durulup taşın binlerce yıllık hareketsizliğine geri çekildiler.”
Nazlı Eray, masala olağanüstü bir modern edebî anlatım getirmiş Sihirli Saray’ında. Yazar, masalın geleneksel anlatımını, günümüze oturan bir masal-hayal fantezisiyle ve yerelin renkleriyle(İstanbul’un) süsleyerek, edebî yönü oldukça dikkat çekici, gerçekçi ve düalistik bir yapı oluşturmuş kitabında.
Sihirle hayat iç içe Sihirli Saray’da.
Ve bir ceviz, sihrin doğasıyla insanın doğasını buluşturabiliyor: “Ses Karga’nın ağzına sıkışmış cevizden geliyordu. Çok hafifti, radyo paraziti gibi bir şeydi. Donup kalmıştık. ‘Sakın beni yeme!’ diyordu ceviz. ‘Ben bütün büyüleri çözebilecek gücü olan, insan beyni şeklindeki cevizim. Sizi kurtaracağım. Bütün sırlar bende gizli. Beni yeme.’ Karga kımıltısızca duruyordu.”
Âşık bir robotla tanışıyoruz Sihirli Saray’da: “Muhteşem bir kadındı. Kontrol hayranlıkla bakıyordu ona. ‘Kaç Helen,’ dedi. ‘Çık bu saraydan. Şu an kimse görmez seni. Kaç, git.’ Helen Kontrol’e sarıldı. Onu çelik dudaklarından öptü. ‘Seni seviyorum,’ dedi. ‘Bırakmam seni.’ Karga ile bu olayları izleyelim derken neredeyse tablodan dışarı fırlayacaktık. Sırtım, omuzlarım ağrımıştı. Kontrol, ‘Helen, ben bir robotum,’ dedi. ‘Çelikten bir robot. Sana hayatta istediklerini veremem ki!’ ‘Çeliktensin ama kalbin var,’ dedi Helen. ‘Dünyada rastladığım en güzel kalp senin kalbin.’ (...)”
Nazlı Eray’ın favori motiflerinden biri olan uçmak, Sihirli Saray masalında edebî, yapısal, eklemsel, ufuk açıcı ve olağanüstü görsel çeşitlilikteki gücüyle, masal okurunu İstanbul üzerinde gezdiriyor adeta; yeni bulunan, şu anda kazısı devam eden Bizans döneminden kalma Antik Liman’ın üzerinde bile uçuruyor hatta.
Cüce Memiş, Yarasa Kraliçe Anuk ve oğlu Yarasa Prens Prada, Bilge Karga Feramuz, Kral İdri gibi başarıyla tasarlanmış ve karakterleştirilmiş masal kahramanlarının yanı sıra, tasarımı etkileyici biçimde çözümlenmiş Sihirli Saray mekânı, Aynalar Odası, Ürkütücü Kavuk, Sihirli Altın Yüzük gibi motifler de Nazlı Eray’ın Serüvenler Diyarı’nda çağdaş masal anlatımının mozaik unsurları olarak yer alıyor.
Edebiyatın ruhunun masallarda gezindiği düşüncesine muhteşem bir örnek bence Sihirli Saray.

(Sihirli Saray, Nazlı Eray, Usta Kalemlerden Masallar Dizisi, Doğan Egmont Yayıncılık)

pakizebarista@gmail.com

Hiç yorum yok: