23 Aralık 2010 Perşembe

Mehmet ALTAN - CHP mi, euro mu?


Son zamanlarda çok farklı iki konu aynı soruya hedef oluyor. Bugün toplanacak CHP Kurultayı ile AB’nin para birimi eurodan söz ediyorum. İkisi için de aynı soru tekrarlanıp duruyor...
Ana muhalefet partisi ile ilgili olanlar, “ne olacak bu CHP’nin hali” diye soruyorlar...
Kaderini AB’nin para birimine bağlamış olanlar için soru aynı ama özne değişik:
-Ne olacak bu euronun hali?
***
Euro krizi için zirve, CHP Kurultayı’ndan önce toplandı...
Brüksel’de bir araya gelen Avrupa Birliği liderleri, sadece ve şimdilik mali sıkıntıya giren euro ülkelerine yardım amacıyla daimi bir kurtarma mekanizması oluşturmak için Lizbon Anlaşması’nda bazı değişikliklerin yapılması konusunda uzlaştı. 
Daimi fonun önünü açmak için Lizbon Anlaşması’na iki cümle daha eklenecek...
AB’nin bir yıl önce yürürlüğe giren yeni anayasası Lizbon Anlaşması’nın 125’inci maddesi, bir ülkenin borçlarının diğer ülkelerce üstlenilmesini yasaklıyordu. Ancak Lizbon Anlaşması’na eklenecek yeni fıkralarla Euro Bölgesi’ndeki ülkelerin kurtarılışına euronun istikrarı gerekçe gösterilebilecek...
Anlaşma uyarınca daimi fondan faydalanmak isteyen euro ülkelerine gelecekte acilen kredi sağlanabilecek, fakat yardım alan ülkenin de bütçe açığı ve borç sorunuyla başa çıkacak ekonomik önlemler alması zorunlu tutulacak.
Şunu da ilave edeyim, ben euro krizinin, AB’nin tam ve gerçek bir birlik olması için çok önemli bir şans doğurduğunu ve sürecin yavaş yavaş oraya doğru gitmekte olduğunu düşünüyorum... 
İster istemez süreç, üyelerin bütçe hazırlarken ve vergileri artırırken ellerindeki yetkileri AB’ye bırakarak, bir mali birlik oluşturma noktasına gidecektir...
***
Peki ya CHP?
CHP’nin krizi...
Tüm gözlemciler bugün toplanan CHP Kurultayı’nın ılıman bir havada geçeceğini, gerginlik yaşanmayacağını söylüyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu istediği parti meclisini, istediği yöntemle seçecek.
Ancak, CHP iktidar olma şansının yolunu açabilecek mi?
Türkiye’nin toplumsal beklentilerine çare üretecek mi?
***
Epeydir söylüyorum, Türkiye’nin siyasal sistemi hala 12 Eylül rejimi tarafından şekillendiriliyor...
Hiçbir parti de siyaset kurumunu oluşturan 12 Eylül rejimiyle kavgaya girmiyor.
Kısacası iktidarlar gelip gidiyor, ülkenin halkı dışlayan rejimi baki kalıyor...
Birleşmiş Milletler İnsani Kalkınma Endeksi’nde 83. olmak, bu demek zaten...
***
Bundan böyle, tek parti anlayışı ve onu cilalayan 12 Eylül rejimiyle gırtlaklaşmayan...
Rejimi demokratikleştirmek yerine Ankara’daki siyasal saltanata ortak olmak isteyenin fazla şansı yok.
Halkın beklenti ve talebi göz boyamanın çok ötesinde, eski rejimin tümden berhava edilmesi...
***
CHP, rejimi hedef almadan sadece siyasal iktidar olmak isterse şansı yok.
The Ekonomist Dergisi’nin araştırmasının da gösterdiği gibi askeri rejimlerle demokrasi arasında bir yerde seyrederek, mevcut düzene kılıç çekmeden CHP bunu başaramaz ama tersini yapar ise kanatlanır... 
Şimdiye kadar yapamadı, bundan böyle yapabilir mi?
Maalesef kolay görünmüyor.
***
Euro krizi, AB’yi muhtemelen gerçek bir birlik haline getirecek...
CHP’nin krizi de Türkiye’yi Kemalizm ve 12 Eylül rejiminden kurtararak, gerçek bir demokrasi olmasına yol açsa ne güzel olurdu...
Ama bunu yapabilmesi için galiba “başka bir partiye” dönüşmesi gerekiyor CHP’nin...

Hiç yorum yok: