23 Aralık 2010 Perşembe

Mehmet ALTAN - Tepeüstü’nde Siyaset Akademisi...


Dün, Türkiye’nin dört bir yanından gelen kar, kış kıyamet haberleriyle tıka basa yüklendik. İstanbul soğuk ama henüz kar yok. Cuma günü de yoktu, üstelik hava düne nazaran daha da mülayimdi...
Cuma gününden söz etmem boşuna değil. O gün de rutin bir faaliyet olarak erkenden dünyayı tarassut ettim...
 Öğleye mek parmak kala “Medyanın Yeni Hali-5n 2k” sempozyumunun ilk panelini yönetmek için Bağcılar’ın yolunu tuttum...
 Eve döndüğümde saat beşe geliyordu...
***
 Çatısını önceden oluşturduğum Prizma ve BusinessWeek-Türkiye yazılarını kâğıda döküp, saat altıyı biraz geçe yeniden yollara koyuldum...
 Çarşamba Üsküdar’da, Perşembe Bağcılar’da yaptığım gibi Cuma da “burnumuzun dibindeki” Ümraniye’deki “Siyaset Akademisi”nde Türkiye ekonomisi anlatacaktım...
 Oraya buraya saldıra saldıra Ümraniye Tepeüstü Mevkii’ne çok yaklaştığımda, hala dersi eda etme ihtimalim canlı bir biçimde ortalıkta duruyordu... Ya da ben öyle sanıyordum...
***
Bundan sonra anlatacaklarımın yerini bulması için...  Ankara’da Cumhurbaşkanı’ndan tüm hükümet üyelerine ve bilumum yöneticilere...
İstanbul’da Vali’den Emniyet Müdürü’ne, Belediye Başkanı’ndan her türlü mülki amirine...
Ya da Ümraniye’deki ilçe düzeyindeki emsallerine... Veya bu yazıyı okuyan ve okuyacak olan her kişinin kendini minnacık bir odaya zorla tıkılmış, üstelik de üzerinden de sıkı sıkıya kilitlenmiş olarak düşünmesi ve o ruh haliyle yazıyı okuması gerekir bence. Çünkü Ümraniye Tepeüstü Mevkii’nde neredeyse ne öne, ne arkaya, ne sağa, ne de sola hareket edemeden üç buçuk saat arabanın içinde hareketsiz bekledim.
Allah muhafaza eşi menendi görülmemiş bir kaza oldu sandım...
***
Zaman geçtikçe “Siyaset Akademisi” dersi imkânı da ortadan kalktı. Orada bekleyen öğrenciler azat edildiğinde saat dokuza geliyordu ve benim daha çekecek uzun bir çilem vardı.
Konuyu danışmak için 155’i aradım. Telefona çıkan polis memuru kendine gelen yığınsal telefonlara verdiği cevabı enerjik bir tonla bana da tekrarladı, kaza filan yoktu, “durumu arkadaşlara bildirmişlerdi”... Hâlbuki ortalarda “durumu bildirdikleri” arkadaşlardan kimse görünmüyor, devasa bir kalabalık kuzu kuzu bekliyordu...
***
Bu kez...
Ümraniye Belediyesi’nin “daha iyi bir Ümraniye” yapmak için önerdiği telefonu çevirdim. Orada da memur arkadaşlar durumdan haberdar olduklarını, ekipleri yola çıkardıklarını ama trafik kilitlenip kaldığı için ekiplerin Tepeüstü’ne ulaşamadığını söylediler.
Yetinmedim...
İstanbul’un “gölge” Belediye Başkanı olarak kendisine takıldığım Kadir Topbaş’ın basın danışmanı Ahmet Faruk Yanardağ’ı aradım. Yana yakıla durumu aktardım.
Sağ olsun, ilgisiz kalmadı, biraz sonra döndü: İstanbul Belediyesi Genel Sekreteri’ne durumu sormuş, bir iki aya kadar “kavşağı” düzenlemek için ihaleye çıkacaklarmış... Dersi sonraya erteleyince, iğne deliğini andıran bir yerden geçerek rotamı ilgim olmayan bir başka istikamete çevirdim. Yeniden eve ulaştığımda aradan dört saat geçmişti...
***
Türkiye’yi yönetenler vebalı muamelesi yaptıkları bir ölçeği, Birleşmiş Milletler “Yaşam Kalitesi Endeksi”ndeki Türkiye’nin durumunu, 169 ülke arasında 83. sırada olduğumuzu seslendirmiyorlar.
Yaşam Kalitesi Endeksi’nde 83. sırada olmak, burnunun ucundaki bir yere ortada fol yok yumurta yokken, “kavşak var” nedeniyle dört saat bekleyip gidememektir...
Neredeyse dünyanın tek süper gücüymüşüz gibi üfürüp duran siyaset ve yönetici taifesini bir Cuma akşamı, sade bir vatandaş olarak Ümraniye Tepeüstü bölgesine davet etmek isterim... Eminim, sade vatandaş olarak bu önerime uyup oraya giderler ise dört saat arabanın içinde bekleyip duracaklar ve öfkeden üfürüp duran herkesi “demokratik” bir şekilde boğmayı düşüneceklerdir...
***
Çünkü...
“Cihana hükmeden Türkiye”nin Ümraniye Tepeüstü’nde trafiğe hiçbir şey yapamadığını, zaten de orada bekleyen yığınsal kalabalığa da kimsenin aldırmadığını görecekler...
Siyasetçi üfürüp duruyor, olan da vatandaşa olmaya devam ediyor. Tepeüstü’nde Cuma günü “sade vatandaş” olarak direksiyon sallayandan haberdar olmayan, Türkiye için de abartılı bir şekilde üfürmesin... Ümraniye Tepeüstü’ne hâkim olamadan cihana hâkim olmak nasıl bir şey bir düşünsün.
Yahut da...
Durumu daha da iyi algılamak istiyorsa, rica etsin maiyeti dört saat onu banyoya kilitlesin...

Hiç yorum yok: