10 Haziran 2010 Perşembe

Krizi fırsata çevirmek / Eser Karakaş

Türkiye-İsrail ilişkileri tarihinin en büyük krizini yaşıyor.

Krizin sinyalleri çoktandır alınıyordu ama İsrail’in Gazze’ye insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisine gerçekleştirdiği vahşi, hukuk dışı saldırı muhtemelen uzun sürecek bir kopukluğu başlattı.

Çok büyük sorun değil.

Çok daha önemli ve belirleyici olan ABD-İsrail ilişkilerini iyi analiz etmek.

Bu ilişki, ABD-İsrail stratejik ilişkisi çok uzun bir süredir akılcı bir temel üzerinden yürümüyor.

İsrail önemli bir devlet, yahudi kavmi de insanlık tarihine sanatta, bilimde çok büyük katkılar yapmış bir kavim ama bu kavimin son onyıllarda çok kötü, gerçekten çok kötü yönetiliyor oluşu İsrail’in Ortadoğu’da batı için, ABD için OBJEKTİF VE AKILCI stratejik ortaklık rolünü adeta sıfırlamış durumda.

Bugün, son BM Güvenlik Konseyi kararında da gördüğümüz gibi ABD’nin İsrail’e verdiği destek artık rasyonel, akılcı bir destekten çok ABD’deki gerçekten çok etkin yahudi lobisinin bir ürünü.

Bu destek muhtemelen hep olacak, ABD her zaman İsrail’in güvenliğini gözetecek, bu konuda ağabeylik yapmayı sürdürecek, İsrail’in itilip kakılmasına izin vermeyecek ama artık anlaşılan bu destek güçlü, zengin ağabeyin meczup bir küçük kardeşe vereceği ve hep vermeyi sürdüreceği bir güvenlik desteğinden öteye geçmeyecek.

İsrail, olağanüstü dönüşüm refleksi gösteremez ise, ki hiç ummuyorum, artık ABD’nin bölgede gerçek bir stratejik ortağı olmaktan hızla uzaklaşıyor.

ABD’nin en iyi üniversitelerinde görev yapan yahudi bilim insanları bile bu gerçeği artık açık açık yazıyorlar.

Kendini duvarla koruyan, silahsız olduğu bilinen bir gemiye komando saldırısı yapıp on kişiyi öldüren, psikiyatrinin en revaçta meslek olduğu bir ülkeden, bir kardeşten ABD’ye artık büyük bir stratejik hayır gelemez.

Obama ABD’sinin de bu stratejik destekten ümidini kestiği aslında belli gibi ama küçük kardeş küçük kardeştir, her zaman en fazla korunmaya mazhardır, ama artık galiba sadece o kadar.

ABD’nin uzun vadeli ekonomik ve stratejik çıkarları Ortadoğu’da kalıcı bir barış sürecinden geçmektedir.

Bu barış süreci de bölgede mutlaka İsrail’den daha etkin rol oynayacak, daha akılcı, bölge halklarının düşman olmadığı bir partöner gerektirecektir.

Bugün bakıldığında ise bölgede bizden başka böyle potansiyel bir partöner yoktur ve yakın gelecekte de olacağa benzememektedir.

Türkiye’nin yapması gereken haklı İsrail devleti karşıtlığını bir batı karşıtlığına dönüştürmemek ve epey süredir aslında İsrail’in boşaltmış olduğu bir alanı akılcı, barışçı, bölge halklarının yararına olacak bir biçimde doldurmaktır.

İsrail çok önemli değildir, devlet aparatı bugün yarı meczupların elindedir, çok da ciddiye alınmamalıdır ama ABD karşıtlığının Türkiye’ye kaybettireceği çok şey olabilir.

İsrail’in dokuz vatandaşımızı vahşice öldürmesi haklı olarak hepimizi çok kızdırmış durumdadır.

Bu insanlık dışı eylem için İsrail’e en iyi cevabı Ortadoğu’da İsrail’i daha da yalnızlaştırarak, ABD ile bölgede stratejik ortaklığımızı yeniden tanımlayıp, güçlendirerek verebiliriz.

Uluslararası konjonktür bu işi için olağanüstü uygundur.

ABD’nin meczup küçük kardeşe hep sürdüreceği yahudi lobisi kökenli güvenlik desteğine kulak asmadan, Ortadoğu’da bölge hükümetleri ve ABD ile uyum içinde çok daha etkin olabilmenin kanımca önü açılmıştır.

Obama yönetimini, ABD’yi de meczup zannetmeyelim, en iyi onlar artık İsrail’in beraber dans edilemeyecek bir partöner olduğunu görmektedirlerler.

Hiç yorum yok: