10 Haziran 2010 Perşembe

Türkiye’ye Hamas muamelesi

İsrail Ordusu denince aklıma, iki İsrail askerinin bir Filistinli göstericinin kolunu taşla kırmaları gelir... Bu ülkenin resmi barbarlığı, bu dehşet verici görüntüyü çok aşan eylemlere imza atmış olsa da...

...o resim hafızama çok derin yerleşmiş bir simgedir...

Dün, açık sulardaki bir yardım gemisine İsrail’in düzenlediği katliamı görünce, hafızamdaki o vahşet resminin tazeliğine rağmen yeniden bir kez daha dehşete düştüm.

İsrail, uluslararası hukuku bir yana koyarak, Türkiye’ye de kan kusturduğu Hamas Yönetimi’ndeki Gazze halkı muamelesi yaptı. Daha doğrusu, İsrail, Türkiye’yi Hamas ile özdeşleştirdi...

Nitekim, İsrail İçişleri Bakanlığı tarafından yardım gemisindeki 16 kişinin sorguladıktan sonra Beersheba’daki Ela Hapishanesi’ne nakledilmeleri de bu tespiti doğrular gibi...

Öldürülenler de cinnet geçirerek çıldırmış bir ırkçı yönetimin kanlı hedefi haline bu nedenle geldiler...

Üstelik, tarihinin en ırkçı hükümeti tarafından yönetilen İsrail’in Başbakan’ı cinayetlerinin küstahça ve pişkince arkasında durmaya devam ediyor...

***

İsrail’in kanlı devlet terörü...

Garip bir şekilde, İskenderun Deniz Üs Komutanlığı’na bağlı askeri birliğe yapılan saldırıda altı askerimizin şehit olduğu, dokuz askerimizin de yaralandığı saldırıyla çakıştı...

Abdullah Öcalan’ın “Kürt Açılımı” nihai hale gelmediği için 31 Mayıs’tan itibaren kenara çekileceği ve başta kentler olmak üzere dört bir yanın cehenneme döneceği imasıyla da üst üste düştü.

Tabii AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Hüseyin Çelik’in de İskenderun’da altı askerimizin şehit edildiği saldırı ile İsrail’in sivillere yönelik saldırısının eş zamanlı olmasının tesadüfü olmadığını vurgulaması, kanlı bir kıskaç altına alınan Türkiye resmini daha da ilginçleştiriyor...

***

Ölenler için, önce bunu katliama dönüştüren İsrail Ordusu’na, ardından da İsrail resmi terörünü bile bile buna imkan veren herkese öfkelene öfkelene yanıyorum...

İnsani yardıma gidiliyordu...

Gazze’ye varılamadı...

Yardım yapılamadı...

Ve göz göre göre insanlarımız öldürüldü...

Tabii ki bunun akıl almaz vahşeti ve barbarlığı İsrail’e ait ama onca “ben geliyorum” diyen belaya rağmen bunu olanaklı hale getirenler ve yüklendikleri ağır sorumluluğu yeterince değerlendirmeyenlere de hem içimden, hem dışımdan kızmaya devam ediyorum.

Bu cinayet imkânı İsrail’in elinden alınamaz, insanlarımız korunamaz mıydı?

***

İsrail uluslararası sularda hukuk filan dinlemeden kanlı bir vahşet gerçekleştirdi...

Ama yeryüzünden gelen tepkiler ortadaki akıl almaz devlet cinayetine karşı çok yeterli değil.

Çünkü ortada açık bir devlet terörü var...

Sanırım, İsrail ablukası altında inleyen Gazze’ye yapılmak istenen yardımın “insani” ve “İslami” yanları yeterince ayrıştırılmadı... Yeryüzünden gelen tepkilerin yeterince güçlü olmaması acaba buna mı bağlı?

***

Haftaya çok kötü başladık.

Önce askerlerimiz...

Sonra yardım gemisindeki insanlarımız peş peşe katledildi...

“Kürt Sorunu” yeniden kanlı bir başkaldırının tüm ölümcül mesajlarını veriyor...

İsrail vahşeti tam da bu sırada araya girdi.

İktidar parti sözcüsü Hüseyin Çelik de bunların tesadüf olmadığını söylüyor...

***

Eğer askerlerimizin şehit edilmesi ile gemideki insanlarımızın katli arasında bir ilişki var ise...

O halde kim kimi nasıl kullanıyor?

Bu düşüncelerle, İsrail’in kanlı cinnetini lanetlerken, göz göre göre insanlarımızın İsrail kurşunlarıyla ölmesini engelleyecek tüm tedbirleri almayan ve azami dikkati göstermeyenlerin de vebalini hatırlatıyorum...

Hamas’a yardıma giderken...

Nasıl oldu da Türkiye’ye de Hamas muamelesi yaptırttık, İsrail vahşeti ile beraber bunu da galiba sorgulamamız lazım...

Yaz maalesef çok kötü başladı...

Hiç yorum yok: