Hasan Pulurh.pulur@milliyet.com.tr
‘Bekçi Murtaza’
12 Ağustos 2010
“Balyoz” davası sanığı, 1. Ordu eski komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan, kendisini Bodrum havaalanında yakalayan polis için “Bekçi Murtaza” benzetmesi yapmış...
“Bekçi Murtaza”nın kim olduğunu anlatmadan önce, Çetin Doğan Paşa’nın Bodrum macerasını tekrarlayalım.
* * *
Önce tutuklama, sonra tahliye, tekrar tutuklama kararı verilen Çetin Paşa, kararı duyar duymaz, İstanbul’a telefon ediyor, avukatını buluyor; avukatına “geliyorum” haberini veriyor, sonra Bodrum’dan İstanbul’a uçmak için uçak bileti alıyor. Uçağa binmek için beklerken, polis kendisini yakalıyor; o da durumu anlatıyor, polis dinlemiyor, bir kere yakalamış, bırakır mı?
* * *
İşte “Bekçi Murtaza” burada devreye giriyor...
“Çetin Paşa” o anı anlatırken şöyle diyor:
“Benim havada, uçaktan uçağa geçip, kaçacağımı sanan Bekçi Murtaza gibi bir polis...”
* * *
Nedir Bekçi Murtaza’nın özellikleri...
“Bekçi Murtaza” Orhan Kemal’in roman kahramanıdır. Rumeli göçmenidir, bir pamuk fabrikasında gece bekçiliği yapmaktadır; işine o kadar bağlıdır ki, “fabrika sahibi” bile onun gerisinde kalır, ilk bakışta “İşçi düşmanı” ve “patron uşağı” gibi görünse de aslında değildir; öylesine işgüzardır, öylesine kuralcıdır ki, amirlerini bile geride bırakır. Çünkü:
“Görmüştür kurs, almıştır amirlerinden takdir!”
* * *
Patron köpekliği yapmakta yarışanlarla onun yaptıkları birbirleriyle bağdaşmaz. “Bekçi Murtaza”nın yaşamı, doğruluk anlayışı, değer yargıları ve görev ahlakı onlardan ayrıdır.
İçi kan ağlasa bile, evladının hastalığında bile, kendi kurallarından şaşmaz. Bu katılığı, işgüzarlığı yüzünden, oğlunun gözünde bile “emekçi düşmanı, patron yandaşçısı”dır.
Peki “Bekçi Murtaza” bu kadar patron yardakçısıdır da, aylığına, ücretine üç kuruş zam alır mı? Asla, o bütün bunları kendisi için değil, düzen için yapmaktadır; sömürü düzeninin farkında bile değildir. Onun görevi fabrikanın üretimini düşürmemek için, iş gücüne nöbetçilik yapmaktır.
Kafasında tek doğru vardır, o da bu!
Tuttuğu nöbetin, hangi sınıfın işine geldiğinin, çıkarlarını koruduğunun farkında bile değildir; çünkü böyle bir düşünme yeteneği bile yoktur.
* * *
Orhan Kemal’in büyük ustalığı, ırgatbaşı, kâtip, odacı gibi sermaye yardakçılarından “Bekçi Murtaza”yı ayırabilmesidir.
Orhan Kemal’in romanlarında toprak ve fabrika işçileri iş bulma zorluğu ile her şeye göğüs geren, sınıf atlamak için her çeşit dalavereye katılmakta sakınca görmeyen, üstelik koşarak gidenlerin yanında “Bekçi Murtaza” öyle saf, öylesine aptaldır ki, bu özellikleri onu sevimli yapar.
* * *
“Müjdat Gezen” de sinema filminde “Bekçi Murtaza”yı o kadar güzel anlatır ve oynar ki “kötü adam” olması gereken Bekçi Murtaza, “iyi, adam!” olur çıkar.
İşte Çetin Doğan Paşa da, Bodrum havaalanında kendisini yakalayan polisi, herhalde bu huylarından dolayı “Bekçi Murtaza”ya benzetmiştir.
“Bekçi Murtaza”nın kim olduğunu anlatmadan önce, Çetin Doğan Paşa’nın Bodrum macerasını tekrarlayalım.
* * *
Önce tutuklama, sonra tahliye, tekrar tutuklama kararı verilen Çetin Paşa, kararı duyar duymaz, İstanbul’a telefon ediyor, avukatını buluyor; avukatına “geliyorum” haberini veriyor, sonra Bodrum’dan İstanbul’a uçmak için uçak bileti alıyor. Uçağa binmek için beklerken, polis kendisini yakalıyor; o da durumu anlatıyor, polis dinlemiyor, bir kere yakalamış, bırakır mı?
* * *
İşte “Bekçi Murtaza” burada devreye giriyor...
“Çetin Paşa” o anı anlatırken şöyle diyor:
“Benim havada, uçaktan uçağa geçip, kaçacağımı sanan Bekçi Murtaza gibi bir polis...”
* * *
Nedir Bekçi Murtaza’nın özellikleri...
“Bekçi Murtaza” Orhan Kemal’in roman kahramanıdır. Rumeli göçmenidir, bir pamuk fabrikasında gece bekçiliği yapmaktadır; işine o kadar bağlıdır ki, “fabrika sahibi” bile onun gerisinde kalır, ilk bakışta “İşçi düşmanı” ve “patron uşağı” gibi görünse de aslında değildir; öylesine işgüzardır, öylesine kuralcıdır ki, amirlerini bile geride bırakır. Çünkü:
“Görmüştür kurs, almıştır amirlerinden takdir!”
* * *
Patron köpekliği yapmakta yarışanlarla onun yaptıkları birbirleriyle bağdaşmaz. “Bekçi Murtaza”nın yaşamı, doğruluk anlayışı, değer yargıları ve görev ahlakı onlardan ayrıdır.
İçi kan ağlasa bile, evladının hastalığında bile, kendi kurallarından şaşmaz. Bu katılığı, işgüzarlığı yüzünden, oğlunun gözünde bile “emekçi düşmanı, patron yandaşçısı”dır.
Peki “Bekçi Murtaza” bu kadar patron yardakçısıdır da, aylığına, ücretine üç kuruş zam alır mı? Asla, o bütün bunları kendisi için değil, düzen için yapmaktadır; sömürü düzeninin farkında bile değildir. Onun görevi fabrikanın üretimini düşürmemek için, iş gücüne nöbetçilik yapmaktır.
Kafasında tek doğru vardır, o da bu!
Tuttuğu nöbetin, hangi sınıfın işine geldiğinin, çıkarlarını koruduğunun farkında bile değildir; çünkü böyle bir düşünme yeteneği bile yoktur.
* * *
Orhan Kemal’in büyük ustalığı, ırgatbaşı, kâtip, odacı gibi sermaye yardakçılarından “Bekçi Murtaza”yı ayırabilmesidir.
Orhan Kemal’in romanlarında toprak ve fabrika işçileri iş bulma zorluğu ile her şeye göğüs geren, sınıf atlamak için her çeşit dalavereye katılmakta sakınca görmeyen, üstelik koşarak gidenlerin yanında “Bekçi Murtaza” öyle saf, öylesine aptaldır ki, bu özellikleri onu sevimli yapar.
* * *
“Müjdat Gezen” de sinema filminde “Bekçi Murtaza”yı o kadar güzel anlatır ve oynar ki “kötü adam” olması gereken Bekçi Murtaza, “iyi, adam!” olur çıkar.
İşte Çetin Doğan Paşa da, Bodrum havaalanında kendisini yakalayan polisi, herhalde bu huylarından dolayı “Bekçi Murtaza”ya benzetmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder