Bu üçgenden çok fail çıkar - BAHAR KILIÇGEDİK - Istanbul - 31.08.2010
ERGENEKON Savcısı Zekeriya Öz’ün bir yıldır sürdürdüğü soruşturma kapsamında, ‘Ölüm üçgeni’ olarak anılan Adapazarı-Bolu-Sapanca bölgesinde işlenen beş faili meçhul cinayet dosyası tekrar açıldı.
Ergenekon’un tutuklu sanığı Emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olduğu dönem “Ölüm üçgeni” olarak anılan Adapazarı-İzmit-Bolu arasında faili meçhul cinayetlere kurban giden beş kişinin dosyası tekrar incelemeye alındı. Bu dosyalar arasında Kürt işadamı Behçet Cantürk’ün öldürülmesi de bulunuyor.
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından yaklaşık bir yıldır sürdürülen soruşturma kapsamında 1993-1994 arasında bölgede faili meçhul kalan ve kaza süsü verilerek gerçekleştiği iddia edilen cinayetlere ilişkin ilginç bilgiler ortaya çıktı. İncelemeye alınan dosyalardan bazılarında yer alan Adli Tıp ve olay yeri tutanaklarındaki çelişkilerin, ölüm olayının kaza süsü verilerek yapıldığı iddiasını doğruladığı tesbit edildi.
Gizli tanık ayrıntılı anlattı
İkinci Ergenekon iddianamede ifadesi yer alan gizli tanığın anlatımları Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ü harekete geçirdi. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, gizli tanık Poyraz’ın anlatımları üzerine çok sayıda Kürt işadamının ölü bulunduğu Adapazarıİzmit- Sapanca bölgesindeki cinayetlere ilişkin soruşturma başlattı. Gizli tanık Poyraz’ın Ergenekon’un ikinci iddianamesinin ek delil dosyaları arasında yer alan ifadesinde de bu cinayetlerde Sedat Peker ve Veli Küçük’ün parmağı olduğunu iddia etti. Poyraz’ın cinayetlerin arka planına ilişkin ayrıntılar anlatması üzerine Savcı Öz, Veli Küçük’ün Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde “Ölüm üçgeni” olarak anılan bölgede öldürülen Kürt işadamlarının dosyaları yeniden açarak soruşturmayı derinleştirdi.
“Peker’in adamı anlattı”
Gizli tanık Poyraz, organize suç örgütü lideri olmaktan hükümlü Sedat Peker’in, içkili bir ortamda aleyhinde konuşan Tolga Atalay’ı (Peker) Muğla’nın Datça İlçesi’ne götürüp öldürttüğünü iddia etti. Sedat Peker’in çocukluk arkadaşı olan Tolga Atalay’ın mahkeme kararıyla soyadını değiştirdiğini anlatan Gizli tanık Poyraz, Atalay’ın öldürülmeden önce kendisinden yardım istediğini de öne sürdü.
“Bizim teşkilatın işiydi”
Poyraz, kendisini telefonla arayan Atalay’ın şunları söylediğini de iddia etti: “Abi belki yetişirsin belki yetişemezsin, Sedat Peker benim kalemimi kırmış. Biz seninle uzun süredir dostuz, sen benim abimsin, beraber çok koşturduk, bu teşkilat içinde senin bilmediğin daha çok olaylar oldu. Bunları bilmeni ve senin de kendine dikkat etmeni istiyorum. Sedat Peker, Veli Küçük’le beraber hareket edip, bizi kullanarak çok işler yaptı, tıpkı senin de bildiğin gibi Nihat Yazıcı, Zarif İlhan ve Halim Kırnap’ın öldürülüp yok edilmesi gibi çok olaylar oldu. Bu olaylar çok daha büyüktü. Sapanca kavşağına atılan cesetlerin tamamı bizim teşkilatın işiydi, ben de bu olayların bizzat içerisinde yer aldım. Bu öldürülüp atılan şahıslardan birisi Behçet Cantürk’tü. Beni bu olaylarda o kadar çok kullandılar, şimdi de kalemimi kırdılar ve belki beni infaz edecekler, sen benim abimsin, bir süre sonra sıra sana da gelebilir, kendine dikkat et.”
Poyraz ifadesinde “Konuşma içinde Behçet Cantürk’ün ismini en az 5- 6 defa telaffuz etti. Bu şekilde konuşurken ‘abi kapı açılıyor’ dedi ve telefon kapandı” dedi.
Küçük’ün kızı da ‘araştırın’ demişti
Ergenekon’un üst düzey yöneticisi olmakla suçlanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük de birinci Ergenekon davasının altıncı duruşmasında “ölüm üçgeni”ni gündeme getirmişti. Babasının Kocaeli’de görev yaptığı sürede faili meçhul cinayetlerin arttığı iddialarına ilişkin açıklama yapan Küçük, söz konusu dönemde Adapazarı-Boluİstanbul hattında işlenen faili meçhul cinayet olup olmadığının savcılıktan sorulmasını istemişti. Zeynep Küçük basına yaptığı açıklamada suçlamaların tamamının “dedikodudan ibaret” olduğunu ileri sürmüştü.
Cinayetler Susurluk Raporunda da vardı
Veli Küçük 19 Ağustos 1993 ile 15 Ağustos 1996 tarihleri arasında Kocaeli İl Jandarma Komutanı olarak görev yaptı. “Ölüm üçgeni” ve “Şeytan üçgeni” olarak da adlandırılan Adapazarı-İzmit-Bolu hattında işlenen cinayetler 14 Ocak 1994’te işadamı Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu’nun polis kimliği taşıyan kişilerce öldürülmesiyle başladı. 25 Şubat 1994 tarihinde Cantürk’le ilişkisi olduğu öne sürülen avukat Yusuf Ekici ise Ankara çıkışında ölü bulundu. 28 Mart 1994’te bölgede iki yeni ceset daha bulundu. İstanbul Aksaray’da oto galeri sahibi olan Liceli Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan yazıhanelerinde, yine polis olduklarını söyleyen kişilerce gözaltına alındı. Bir gün sonra cesetleri, Kınalı-Sakarya TEM Otoyolu’nun Hendek gişelerine yakın bölgede bulundu.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan balistik inceleme sonucu, Cantürk cinayetinde kullanılan silahla Fevzi ve Salih Aslan’ı öldüren silahın aynı olduğu ortaya çıktı. 3 Haziran 1994’te Cantürk’e yakınlığı ile bilinen ve Cantürk’ün kimler tarafından öldürüldüğünü bilen Savaş Buldan, yakın arkadaşı Adnan Yıldırım ve Hacı Kara, Düzce Yığılca yakınlarında ölü bulundu. 2 Mart 1995’te kaçırılan MİT elemanı Tarık Ümit de bölgede infaz edilenlerden biri oldu. Eski Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nda bölgeyle ilgili şu ifadeler yer almıştı: “Uyuşturucu trafiğinde geçiş noktası olan Kocaeli’de çetelerin ortaya çıkışı, Jandarma Alay Komutanı Veli Küçük, Emniyet Müdürü Nihat Camadan ve Affan Keçeci’nin adlarının çeşitli olaylara karıştırılmış olması, yorum ve spekülasyonları artırmış, bölgenin ‘şeytan üçgeni’ olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. Bölgeyle ilgili olarak kapsamlı değerlendirmelere başvurulmaması, adı çeşitli iddialara karıştırılmış görevliler hakkında tatminkâr açıklamaların ve soruşturmaların yapılmaması, çetenin varlığının en büyük delili olarak algılanmasına yol açmıştır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder