Pisa, İtalya’nın kuzeyinde bir kent.
Bu şehrin Mucizeler Meydanı’nda 11. asırda yapılan bir katedralin 12. asırda inşa edilen ama katedralin ana binasının dışında bir çan kulesi var.
Eğriliği ile tanıdığımız bu meşhur kulenin adı Pisa kulesi.
Bizler PISA kelimesini biraz bu kuleden, biraz da alakasız olarak yediğimiz ünlü italyan pizzalarından tanıyoruz; yediğimiz pizzaların İtalya’nın Pisa kentiyle bir alakası aslında yok.
Son senelerde ise PISA kavramını daha ziyade bizim de üyesi olduğumuz OECD’nin çok sayıda ülke genci için yaptığı bir matematik-fen düzey saptama araştırmalarından duyuyoruz.
OECD’nin son PISA araştırma sonuçları bugün (dün, 7 Aralık) açıklandı.
PISA kelimesi “Öğrenci müktesebatının uluslararası izleme programı” anlamına geliyor.
Programın kapsama alanında 34 OECD üyesi ülke ve ilaveten 41 OECD üyesi olmayan ülke var.
15 yaş dolayındaki öğrenciler üzerinden yapılan araştırmanın temel amacı okulda öğrenilen kavramların, ağırlıklı olarak matematik ve fen bilimleri kavramlarının ne ölçüde anlaşıldığı, içselleştirildiğinin saptanması.
Bendeniz Pazar günleri bu sütunda eğitim yazıları kaleme alıyorum, bu yazı da özü itibariyle tam bir eğitim alanı yazısı ama OECD Raporu’nun Salı günü yayınlanması benim bu konuyu Çarşamba günü sütunuma taşımamı mecbur kıldı.
Konu çok önemli zira muhtemelen geleceğimizi, her ülkenin geleceğini bugünün 15 yaş kuşağının matematik gibi çok önemli bir dalla olan ilişkisi, bu konuda alınan derslerin ne ölçüde içselleştirildiğini belirleyecek.
Matematikle ilişkisi sınırlı, zayıf bir toplumun geleceğinin parlak olması beklenmemeli.
Sayın Çetin Altan Türkiye’deki trafik probleminin bile özünü iki şerit arasında gidemeyen sürücüler, bu sürücülerin geometri ile olmayan ilişkileri diye ifade eder; çok da haklıdır galiba.
Bu kısa köşe yazısında konunun detaylarına girmek olanaklı değil ama sonuçlara çok kısa değineceğim.
34 OECD üyesi ülke arasında ülkemiz Türkiye’nin 15 yaş kuşağı gençleri matematikle ilişkilerinde maalesef ancak 32. sırada yer alıyorlar; bizim arkamızda sadece Şili ve Meksika var; PISA kulesi üzerimize yıkıldı demem bundan.
Güney Kore ve Finlandiya ise OECD listesinin en başında gelen ülkeler.
İncelenen tüm ülkeler içinde ise Çin’in Şanghay bölgesi en ileride gidiyor.
Genel sıralamada yani 34 OECD üyesi ülke ve 41 OECD üyesi olmayan ülke/bölge arasında Türkiye’nin de gerisinde Bulgaristan, Romanya, Brezilya, Arjantin gibi ülkeler var.
Ama, Türkiye’nin önünde ise İsrail, İtalya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkeler yer alıyorlar.
34 OECD üyesi ülke arasında 32. sırada bulunmak benim yine canımı sıkıyor.
Tıpkı Birleşmiş Milletler İnsani Kalkınma İndeksi’nde 83. sırada olmamız gibi.
En başta Milli Eğitim Bakanlığı bu konuya nasıl bakıyor, doğrusu bilmek isterim; PISA sonuçları tek başına herşey demek değil, buna hiç kuşku yok ama yine de ülkelerin eğitim performanslarıyla ilgili bir fikir vermiyor değil, bu sonuçları ciddiye almıyorum demek hiç anlamlı bir tavır olmaz.
Muhtemelen Pazar günü bu konuyu ele alacağım ama lise türlerinde tuhaf sıınflamalar yapmak/kaldırmak yerine çocuklarımızı en basit matematik kavramlarla nasıl tanıştırırız, matematiği nasıl biraz sevdirebiliriz, öncelikle bunu düşünmeliyiz.
Matematikle ilgisi sınırlı bir toplumun gelecekle iligisi de sınırlı olacaktır, buna hiç kuşku yoktur.
Muhalefet partileri bu konu üzerinden muhalefet yapmayı akıllarına getirecekler mi, bunu da doğrusu merak ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder