28.09.2010
Gerçekten de bugünden tezi yok. TESK genel kurulu öncesinde rastlantısal olarak buluşan Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Kılıçdaroğlu on, on beş dakika kadar görüşmüşler. “Bugünden tezi yok” diyor Başbakan. “Başörtüsü konusunda hemen ekipleri kuralım, çalışmaya başlayalım,” diye de ekliyor. Bu beklenmedik buluşmada Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir şeyler konuşmuş olmalarını beklerdim ben; onlar başörtüsünü konuşmuşlar. Eh bu kadarı da iyi.
Bir siyasal hareketin, bir partinin talep ve icraatlarında kendi öncelikleri vardır kuşkusuz. Her birinin, bugünden tezi yok, diyerek çözmeye çalıştığı sorunlar da farklı olabilir. Biri için çözümü en acil olan sorun diğeri için çok gerilerde kalabilir, hatta gereksiz ve zamansız sayılabilir. İktidar ve muhalefetin aciliyet ve öneminde birleştiği konular varsa ne âlâ; üstelik bu konular dar parti çıkarlarını ve oy hesaplarını aşıp toplumun talep ve çıkarlarını ilgilendiriyorsa daha da âlâ. Sorunlu, çalkantılı, çatışmalı bir geçiş dönemi yaşayan ülkemizde, hayati ve acil sorunlar sıralamasında anlaşmak bile önemli.
BDP ile AKP kurmaylarının Parlamentoda buluşup görüşmeleri, -normal bir demokratik işleyişte haber değeri bile olmayan bu olay- Türk Kürt savaş lobileri ve onların kışkırttığı gözü kararmış militanlar hariç bütün ülkede nasıl bir umut ve iyimserlik havası yarattı, yüzler ve sözler nasıl yumuşadı bir anda. Erdoğan’la Kılıçdaroğlu TESK genel kurulu salonuna dost bir edayla yanyana yürüyerek geldiklerinde nasıl içten alkışlandılar...Bazen kendi halimize acıyorum; normalleşmeye, yumuşamaya, diyaloga, insanca bir merhabaya öylesine susamışız ki, bu kadarı bile yüreğimizi ısıtıyor, umudumuzu kabartıyor.
Ama ben yine de şu “bugünden tezi yok” meselesi üzerinde durmak istiyorum biraz. AKP için, sadece partisel çıkarlar ve oy hesabı açısından değil, bu partinin İslami-muhafazakâr referansları, gerek yöneticilerinin gerekse kitlesinin ideolojik çizgi ve düşünce iklimleri açısından da Başbakan için başörtüsü sorunu acil sorunlar sıralamasının en başlarında yer alıyor. Evet; özgürlükler ve katılımcı demokrasi açısından önem taşıyan, çözümü geniş bir kesimi rahatlatacak olan bu sorun artık bitmeli. Öte yandan, bir süredir kılık kıyafet laikliği ile arasına mesafe koyma çabalarını bir adım ileri iki adım geri ritminde sürdürmeye çalışan CHP’nin yeni lideri de, başörtüsünü biz çözeriz, diyerek referandum mitinglerinde ve çeşitli yerlerde vaadlerde bulunuyor.
Yani seçmen tabanını genişletmek ve oy almak için olduğu kadar artık köhnediği, iler tutar yanı kalmadığı açıkça ortaya çıkmış bir yasaklamanın savunucusu olma tutuculuğundan da kurtulmak istiyor. Konuşsunlar, uzlaşsınlar, gerekeni yapsınlar, gerekiyorsa anayasa değişikliğine gitsinler.
Çok iyi, çok güzel.
Pekiiiiii... Özellikle “Bugünden tezi yok” diyen iktidar partisi ve hükümet başkanına ben sormaz mıyım, biz sormaz mıyız şimdi, aynı cevvaliyeti, aynı kararlılığı başka konularda da “bugünden tezi yok” diyerek gösterip göstermeyeceğini. Ve ana muhalefet partisi liderine de sormaz mıyım, sormaz mıyız şimdi, şu yaşadığımız günlerde en az başörtüsü kadar hayati önemde olan aşağıdaki birkaç sorunun çözümü için Başbakan’la görüşüp aynı beşuş (gülen) çehreyle poz verip vermeyeceğini.
Son bir haftadır, Kürt sorununun barışçı çözümü için hummalı bir çaba olduğunu izliyoruz. Bizlere yansıyanın çok ötesinde girişimlerde bulunulduğu, belki de adımlar atıldığı da sır değil. Bu sorunun barışçı çözüm yoluna girmesi -çözülmesi demiyorum, çünkü gerçek çözüme kadar çok yol yürümek gerekecek- başörtüsünde simgelenen hak ve özgürlüklerin kazanılması, yani gerçek demokratik açılımın olmazsa olmaz önkoşulu. O zaman, “Bugünden tezi yok” yapılması gereken ve gerçekleşebilmesi için uzlaşmaya ihtiyaç olan şu maddelere ne dersiniz?
• Seçim barajının 2011 seçimlerinden önce, oy ve iktidar kaygılarına kapılmadan düşürülmesi için bugünden tezi yok biraraya gelmeye ve ortak çalışmaya hazır mısınız?
• Bir süre sonra zaten hayatın zorlamasıyla değişecek olan yurttaşlığın Türkiyelilik değil sadece Türklük üzerinden tanımlanmasına yönelik o kendisi küçük anlamı büyük değişikliği bugünden tezi yok ortak gündeminize almaya hazır mısınız?
• Anadili geliştirme ve bunun ön koşulu olan anadilde eğitim/öğrenim sorununu, yok anadilde eğitim, yok anadilde öğretim, yok resmi dil laf kalabalığı içinde mugalataya getirmek yerine, gündeminize alıp dünyadan örnekler ve bilimsel verilerle değerlendirmeye bugünden tezi yok hazır mısınız?
Bu sorunların çözümü için zaman, tıpkı başörtüsü sorunu gibi çoktan gelmiş de geçiyor. İşin teknik yanı en kolayı, yeter ki çözme iradesi ve samimiyeti olsun, yeter ki iktidar partisi ve onun lideri bugünden tezi yok çözülmesi gereken sorunları sıralarken “kendine Müslümanlık”la sınırlı kalmasın. Ve Sayın Kılıçdaroğlu, çözümün teşvikçisi, hatta zorlayıcısı olsun.
Son bir söz: Referandum sonuçları hem iktidara hem muhalefete ciddi görevler yüklerken, önlerine yeni fırsatlar da koyuyor. Yüzde 58 evet’e ilaveten, boykot oyları ve hayırcı cephenin içinde yer alan Kürt meselesinin barışçı çözümüne yandaş sol oylar da hesaba katılırsa, yukardaki konularda olumlu adımlar atılmasının AKP’nin zarar değil kâr hanesine yazılacağı ortada. Tıpkı bunun gibi CHP’nin bürokratik ağırlığını ve ulusalcı- faşizan odaklara diyet borcu olduğu vehmini aşarak, bu konulara AKP’yi köşeye sıkıştırmak için değil cesaretlendirmek için kararlılıkla yaklaşmasının partiye çok şey kazandıracağını söylemek de yanlış olmaz.
Yani günümüzde siyasi yöntem olarak geçerliğini kaybetmekte olan yenilgiye mahkum uzlaşmazlık ve rakibini mahvetme tarz-ı siyaseti yerine, “kazan- kazan” yöntemini benimsemek; hepimizin, bütün ülkenin kazanmasını sağlamak...
Bir siyasal hareketin, bir partinin talep ve icraatlarında kendi öncelikleri vardır kuşkusuz. Her birinin, bugünden tezi yok, diyerek çözmeye çalıştığı sorunlar da farklı olabilir. Biri için çözümü en acil olan sorun diğeri için çok gerilerde kalabilir, hatta gereksiz ve zamansız sayılabilir. İktidar ve muhalefetin aciliyet ve öneminde birleştiği konular varsa ne âlâ; üstelik bu konular dar parti çıkarlarını ve oy hesaplarını aşıp toplumun talep ve çıkarlarını ilgilendiriyorsa daha da âlâ. Sorunlu, çalkantılı, çatışmalı bir geçiş dönemi yaşayan ülkemizde, hayati ve acil sorunlar sıralamasında anlaşmak bile önemli.
BDP ile AKP kurmaylarının Parlamentoda buluşup görüşmeleri, -normal bir demokratik işleyişte haber değeri bile olmayan bu olay- Türk Kürt savaş lobileri ve onların kışkırttığı gözü kararmış militanlar hariç bütün ülkede nasıl bir umut ve iyimserlik havası yarattı, yüzler ve sözler nasıl yumuşadı bir anda. Erdoğan’
Ama ben yine de şu “bugünden tezi yok” meselesi üzerinde durmak istiyorum biraz. AKP için, sadece partisel çıkarlar ve oy hesabı açısından değil, bu partinin İslami-muhafazakâr referansları, gerek yöneticilerinin gerekse kitlesinin ideolojik çizgi ve düşünce iklimleri açısından da Başbakan için başörtüsü sorunu acil sorunlar sıralamasının en başlarında yer alıyor. Evet; özgürlükler ve katılımcı demokrasi açısından önem taşıyan, çözümü geniş bir kesimi rahatlatacak olan bu sorun artık bitmeli. Öte yandan, bir süredir kılık kıyafet laikliği ile arasına mesafe koyma çabalarını bir adım ileri iki adım geri ritminde sürdürmeye çalışan CHP’nin yeni lideri de, başörtüsünü biz çözeriz, diyerek referandum mitinglerinde ve çeşitli yerlerde vaadlerde bulunuyor.
Yani seçmen tabanını genişletmek ve oy almak için olduğu kadar artık köhnediği, iler tutar yanı kalmadığı açıkça ortaya çıkmış bir yasaklamanın savunucusu olma tutuculuğundan da kurtulmak istiyor. Konuşsunlar, uzlaşsınlar, gerekeni yapsınlar, gerekiyorsa anayasa değişikliğine gitsinler.
Çok iyi, çok güzel.
Pekiiiiii... Özellikle “Bugünden tezi yok” diyen iktidar partisi ve hükümet başkanına ben sormaz mıyım, biz sormaz mıyız şimdi, aynı cevvaliyeti, aynı kararlılığı başka konularda da “bugünden tezi yok” diyerek gösterip göstermeyeceğini. Ve ana muhalefet partisi liderine de sormaz mıyım, sormaz mıyız şimdi, şu yaşadığımız günlerde en az başörtüsü kadar hayati önemde olan aşağıdaki birkaç sorunun çözümü için Başbakan’la görüşüp aynı beşuş (gülen) çehreyle poz verip vermeyeceğini.
Son bir haftadır, Kürt sorununun barışçı çözümü için hummalı bir çaba olduğunu izliyoruz. Bizlere yansıyanın çok ötesinde girişimlerde bulunulduğu, belki de adımlar atıldığı da sır değil. Bu sorunun barışçı çözüm yoluna girmesi -çözülmesi demiyorum, çünkü gerçek çözüme kadar çok yol yürümek gerekecek- başörtüsünde simgelenen hak ve özgürlüklerin kazanılması, yani gerçek demokratik açılımın olmazsa olmaz önkoşulu. O zaman, “Bugünden tezi yok” yapılması gereken ve gerçekleşebilmesi için uzlaşmaya ihtiyaç olan şu maddelere ne dersiniz?
• Seçim barajının 2011 seçimlerinden önce, oy ve iktidar kaygılarına kapılmadan düşürülmesi için bugünden tezi yok biraraya gelmeye ve ortak çalışmaya hazır mısınız?
• Bir süre sonra zaten hayatın zorlamasıyla değişecek olan yurttaşlığın Türkiyelilik değil sadece Türklük üzerinden tanımlanmasına yönelik o kendisi küçük anlamı büyük değişikliği bugünden tezi yok ortak gündeminize almaya hazır mısınız?
• Anadili geliştirme ve bunun ön koşulu olan anadilde eğitim/öğrenim sorununu, yok anadilde eğitim, yok anadilde öğretim, yok resmi dil laf kalabalığı içinde mugalataya getirmek yerine, gündeminize alıp dünyadan örnekler ve bilimsel verilerle değerlendirmeye bugünden tezi yok hazır mısınız?
Bu sorunların çözümü için zaman, tıpkı başörtüsü sorunu gibi çoktan gelmiş de geçiyor. İşin teknik yanı en kolayı, yeter ki çözme iradesi ve samimiyeti olsun, yeter ki iktidar partisi ve onun lideri bugünden tezi yok çözülmesi gereken sorunları sıralarken “kendine Müslümanlık”la sınırlı kalmasın. Ve Sayın Kılıçdaroğlu, çözümün teşvikçisi, hatta zorlayıcısı olsun.
Son bir söz: Referandum sonuçları hem iktidara hem muhalefete ciddi görevler yüklerken, önlerine yeni fırsatlar da koyuyor. Yüzde 58 evet’e ilaveten, boykot oyları ve hayırcı cephenin içinde yer alan Kürt meselesinin barışçı çözümüne yandaş sol oylar da hesaba katılırsa, yukardaki konularda olumlu adımlar atılmasının AKP’nin zarar değil kâr hanesine yazılacağı ortada. Tıpkı bunun gibi CHP’nin bürokratik ağırlığını ve ulusalcı- faşizan odaklara diyet borcu olduğu vehmini aşarak, bu konulara AKP’yi köşeye sıkıştırmak için değil cesaretlendirmek için kararlılıkla yaklaşmasının partiye çok şey kazandıracağını söylemek de yanlış olmaz.
Yani günümüzde siyasi yöntem olarak geçerliğini kaybetmekte olan yenilgiye mahkum uzlaşmazlık ve rakibini mahvetme tarz-ı siyaseti yerine, “kazan- kazan” yöntemini benimsemek; hepimizin, bütün ülkenin kazanmasını sağlamak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder