Gün henüz akmaya başlamamıştı... Ben yollardaydım, çünkü... İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) düzenlediği “Dokuzuncu Sanayi Kongresi”nin davetiyedeki saatte başlayacağına büyük bir safiyetle inandım.
Tam bir saat boyunca salonda oturup bakan bekledik, tüm programım şaştı, dinlemek istediğim Harvard’lı profesörü de dinleyemeden, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan’ı dinledikten sonra, biraz zaman sıkışıklığından, biraz da “Bakan’ın önemli bekleyenlerin önemsiz” sayıldığı bir kongre zihniyetinden fazlada bir şey çıkamayacağı düşüncesiyle kongreden ayrıldım...
***
Hâlbuki İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan da bu “eski dönem” zihniyetiyle fazla bir yere gidemeyeceğimizi anlatan çok nitelikli bir konuşma yaptı:
“Türkiye’ye baktığımızda; dünya rekabet gücü genel sıralamasında 47. sıraya sahip. Özel sektör verimliliğinde son bir yılda 6 puan ilerleyen Türkiye 31. sırada yer alıyor. Öte yandan, eğitim, teknoloji ve bilimsel altyapı kalemlerinde alt sıralarda yer almaktadır.
...Eğitim, teknoloji ve bilimsel altyapı alanlarında kamuya hâlâ büyük görevler düşmekte.”
***
Bahçıvan, değişen üretim yapısını rakamlarla somutlaştırıyordu:
“Dünyanın gelişmiş ülkeleri eski üretim tarzlarından hızla uzaklaşıyor.
Bu duruma tarihsel süreçten baktığımızda, karşımıza çok çarpıcı bir tablonun çıktığına tanıklık etmekteyiz:
Klasik sanayi devriminin mantığına uygun bir şekilde üretim yapan şirketlerin varlık değeri ve kâr oranları her geçen gün azalmakta. Sanayi sonrası olarak adlandırılan bu yeni dönemde ise inovasyon ve katma değeri yüksek ürünlere yönelmiş bilişim sektöründeki şirketlerin varlık değeri ve kâr oranları adeta bir patlama yaşıyor.
Apple ve Microsoft’un kısa sürede ortaya koyduğu mucize, geçmişin üretim anlayışıyla ilgili ezberleri darmadağın etti. Yaşanmakta olan küresel krize rağmen Apple’ın piyasa değeri 257 milyar dolar, Microsoft’un piyasa değeri ise 207 milyar dolardır.
Buna karşılık, eski dönemin üretim anlayışını temsil eden Toyota’nın piyasa değeri 175 milyar dolar, General Motors’un ve Boeing uçak fabrikasının piyasa değeri ise 50 milyar dolardır.”
***
Ardından siyasi parti gruplarındaki dalaşmalar akın etti...
Sonra gün boyu Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’de kalan son üç dağıtım şirketi olan İstanbul Anadolu Yakası, Akdeniz ve Toroslar Elektrik Dağıtım şirketlerinin nihai pazarlık görüşmesi yapıldı...
Amansızca coplanan çocuklar konusu, ortadaki hepimizi utandırması gereken görüntülere rağmen kamplaşma ve tartışma konusu olmaya devam edebiliyordu...
Ardından dünya medyasını pençesine alan bir gelişme oldu çünkü Wikileaks internet sitesinin kurucusu İngiltere’de mahkemeye çıkarıldı...
Öte yandan...
Dönüp bakmadığımız ve on yılda kırk beş bin kişiyi yok eden trafik kazaları dün de can almaya devam etti...
***
Günü Hindistan’dan gelen bir haberle kapattım...
Merkezi Almanya’nın Bonn kentinde bulunan “yoksulluğa karşı yeşil enerji” adlı yardım kuruluşundan Georg Amshoff, güneş enerjisiyle çalışan küçük, hafif ve taşıması kolay bir lamba geliştirmişti. Lambalar güneş piliyle çalışıyordu ancak bu piller çok pahalı olduğu için pil lambalarda değil, bir şarj istasyonunda bulunuyordu...
Hindistan’da kurulan bu “enerji büfeleri” sayesinde, henüz elektriği olmayan köylerde yaşayanlar, evlerine, büfelerde güneş enerjisiyle şarj edilmiş lambaları sayesinde ışık götürebilir hale gelmişti...
***
Yoksul Hindistan köylülerinden akşamüstü gelen umut verici haber, sabah boşa giden bir saatimden doğan ve gün boyu süren huysuzluğumu ancak giderdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder