23 Şubat 2011 Çarşamba

Mehmet ALTAN - Obama Arapça biliyor mu?

Obama Arapça biliyor mu?  


Başbakan Erdoğan, önceki gün çok olumlu bir adım atarak kayıp yakınlarının bulunması için 17 yıldır her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturan “Cumartesi Anneleri”ni ağırlayan ilk başbakan oldu.
Tam 306 haftadır İstanbul’un göbeğinde kendi iç yangınlarını dile getiren bu acılı annelere Erdoğan, “30 yıl önceki olayı çözmek zor, ancak bu mazeret değil” dedikten sonra önemli bir irade beyanında bulundu:
“İdarenin, hele hele demokratik parlamenter sistem içinde insan haklarına saygılı olan bir iktidarın bu tür faili meçhul bırakmaması, onun en önemli görevidir. Biz de onu yapmak durumundayız, yapıyoruz.”
Bu ülkede gerçek bir muhalefet olmadığı için muhalefetin çok daha büyük iştiyakla atması gereken adımları da “siyasal iktidar” atıyor.
***
Önceki gün Cumartesi Anneleri’ni Dolmabahçe’de ağırlayan Başbakan dün de Halep-Hatay istikametinde yollardaydı...
Yola çıkmadan havaalanında yaptığı açıklamayı dinledim.
 Kısa bir süre içinde ABD Başkanı Barack Obama ile ikinci kez konuştuğunu belirten
Erdoğan, Obama ile yaptığı iki görüşmede de Mısır’la ilgili tüm görüşlerinin örtüştüğünü söyledi.
***
Başbakanın açıklamasını dinlerken Ortadoğu’daki gelişmeleri daha derinlemesine ve doğru değerlendirmek için az biraz geriye, 4 Haziran 2009 tarihine ve Kahire Üniversitesi’ne gitmek gerektiğini düşündüm...
Obama’nın Bush ertesinde Müslüman dünya ile “yeni başlangıç” yapan konuşmasına...
O konuşma, dünya üretiminin yüzde 15’ini tek başına gerçekleştiren bir ülke ile dünya üretimindeki toplam payı ancak yüzde 7 olan 1,6 milyarlık 57 İslam ülkesinin yeni dönemdeki ilişkilerinin şifrelerini içeriyor ve adeta o tarihten bugünün sinyallerini veriyordu...
***
Obama Amerika’sının yeni Ortadoğu şifrelerinden biri konuşmanın şu bölümünde saklı kabul edilebilir:
“Ülkemizdeki Müslüman Amerikalıların gelir ve eğitim düzeyi Amerika genelinde ortalamanın üzerindedir. Ayrıca, Amerika’daki özgürlük, bir kişinin dinine ibadet etme özgürlüğünden ayrılamaz. Bu yüzden sınırlarımız dâhilinde toplam 1200’den fazla cami vardır.
Bu yüzden devletimiz kadın ve kızların başını örtme hakkını korumak, onları bu haktan mahrum etmek isteyenleri cezalandırmak için mahkemeye başvurmuştur.”
***
Herhalde ikinci en önemli şifre de şu bölümde aranmalı:
“Hiçbir ülkeye başka bir ülke tarafından bir yönetim sistemi empoze edilemez ve edilmemelidir.
Bu gerçek benim, halkına söz hakkı veren, hukukun üstünlüğüne ve bütün insanların haklarına saygı gösteren bir hükümet sistemine olan inancımı azaltmıyor.
Her ülke bu ilkeyi kendince ve kendi insanının geleneklerine uygun şekilde hayata geçirir. Barış içinde gerçekleştirilen bir seçimin sonucunu bilemeyeceğimiz gibi, Amerika herkes için neyin daha iyi olacağını bildiğini iddia etmiyor.
Ama ben insanların bir takım belirli şeyleri istediklerine kesinlikle inanıyorum: Düşüncelerinizi söyleme olanağı, yönetiminizle ilgili söz sahibi olma; hukukun üstünlüğüne güven duyma; adaletin eşit uygulanması; şeffaf ve halkından çalmayan hükümet; istediğin gibi yaşama özgürlüğü gibi.
Bunlar yalnız Amerikan idealleri değil, insan haklarıdır ve bu yüzden bu hakları her yerde savunacağız.
...bazıları demokrasiyi ancak iktidarda olmadıkları zaman savunur, iktidara geçtiklerinde ise diğerlerinin haklarını insafsızca çiğner.
O halde bu tip bir durum nerede meydana gelirse gelsin, halk için ve halk tarafından seçilen bir hükümet, tüm yetkililer için tek bir standart uygular: siz yetkinizi zorla değil fikir birliği ile sürdürmelisiniz; azınlıkların haklarına saygı göstermeli; hoşgörü ve uzlaşma ruhu ile çalışmalı; ulusun çıkarlarını ve politik sürecin meşru faaliyetini kendi partinizden üstün tutmalısınız.
Bu bileşenler olmadıkça, sadece seçimlere gidilmesi gerçek bir demokrasiyi var edemez.”
***
Mısır ve Ortadoğu için yorum yapacak herkese bir bölümünü aldığım bu konuşmayı okumasını salık veririm...
Tabii medyada bu konuşmayı sadece “ikincigrup.com” sitesinin anımsadığını da vurgulamak gerek.
Uluslararası sistemi analiz etmeden olup biten maalesef iyi kavranamıyor...
Obama’nın Kahire konuşmasına geri dönmek bu zafiyeti ortadan kaldırıyor sanırım.

Hiç yorum yok: