23 Şubat 2011 Çarşamba

Ümit İzmen -Sol, ekonomi ve Tunus

ÖTE TARAFTAN 17.01.2011
Ümit İzmen
Sol, ekonomi ve Tunus
Geçen gün Roni Margulies bam telime basan bir yazı yazdı ve Marksistlerin ekonomik analiz konusundaki yetersizliklerine işaret etti. Gerçekten de temelleri ekonomik analizle atılmış bir disiplinden esinlenenler, bırakın gerçekçi ve ayrıntılı ekonomik analizi bir tarafa, neredeyse hiç ilgi göstermiyorlar ekonomiye.
Kendi arkadaş çevremden biliyorum. Siyasetle bu kadar ilgili, Marksist gelenekten gelen, hâlâ sol ve sosyalizm adına bir şeyler yapmanın peşinde koşanlar, en ufacık bir siyasi gelişmeye gösterdikleri samimi ilginin onda birini çok temel ekonomik gelişmelerden esirgiyorlar. Oysa adı üstünde: ekonomi-politik. Marksist gelenekte de, konvansiyonel ekonomi disiplininin kökeninde de, disiplinin adı bu. Ama özellikle sosyalistler arasında sanki tam tersiymiş gibi, ekonomi bir tarafa bırakılıp, dikkatler bazen hiçbir kalıcılığı olmayan siyasi konulara yoğunlaştırılıyor.
Bu ilgi noksanlığının bir nedeni, hiç şüphesiz ana akım ekonomi disiplininin 1980’lerden bu yana oturduğu, neoklasik diye tanımladığımız yaklaşım. Finansın ziyadesiyle ağırlık kazandığı, kısa vadeli göstergelerin analizine dayalı değerlendirmelerin gündemi işgal ettiği bir zeminde, ekonomiyle ilgilenmek solculara zül geliyor.
Kur, faiz, borsa ne oldu sorusuyla ilgilenmek, solculuk raconuna aykırı bir durum yaratıyor. Sanki bu konularla “sadece parası olan ve parası olanların hizmetinde çalışanlar ilgilenir/ilgilenmeli!” Bir anlamda “paranın kiri” giderek ekonomi-politik bakış açısına da hâkim oluyor ve politika perspektifinden ekonomiye bakmanın zemini kayboluyor.
Bunun üzerine bir de ekonomi-politiğe dogmatik yaklaşım ekleniyor. Binyıllık süreçleri açıklamak için geliştirilmiş olan ve bu amaca hizmet edebildiği için her türlü detaydan, tekillikten arındırılmış olan teorik çerçeve bir şablon olarak tekil açıklamada kullanılıyor. Tam bir kolaycılıkla, hiçbir şekilde reel duruma uyarlama ihtiyacı duymadan, ezberler bir papağan gibi tekrarlanıp duruluyor. Hâl böyle olunca, bırakın Marx’ın dediği gibi toplumu değiştirmeyi, anlamak bile mümkün olmuyor.
Şablon şu: Memlekette burjuva demokrasisi var. Bu tür rejimlerde hükümet, burjuvazinin buyruğundadır. Burjuvazi emperyalizmin yerli işbirlikçisidir. Emperyalist ülkeler çokuluslu tekellerin güdümündedir.  Tekelci, çok ulusçu burjuvazi, ulus-devletlerdeki işçiyi ezer; sömürür. Bu basit mantığı uyguladığınızda, hiçbir şeyi anlamanıza gerek kalmaz. Anlamadan, bilmeden fikir sahibi olabilirsiniz: işçi eziliyordur; durumu giderek kötüleşiyordur ve devrim yakındır! Sizin şablonunuzda Türkiye, ya da Tunus, AKP ya da Bin Ali, fark etmez.

Ama sonra bir bakarsınız ki gerçekten hiçbir şeyi anlamamışsınız. Şaşırıp kalırsınız. Şablonu uyguladığınızda halkın ezilmesi, isyan etmesi, devrimin ateşini yakması lazım. Buna rağmen halkın yarısı gider oyunu kendisini ezim ezim ezen, sömürdükçe sömüren AKP’ye verir.
Hâlbuki görüntüde Tunus’ta şablon çalışmış ve halk devrim ateşini yakmış. Çünkü söylenenlere bakılırsa Tunus’ta diktatörün devrilmesinin arka planında ekonomik sorunlar ve işsizlik var. Şimdiden uyarayım: Lütfen rüya görmeyin, şablonumuz iş görüyor diye sevinmeyin.
Türkiye ve Tunus: Bazı açılardan birbirine çok benzeyen iki ülke. İki ülkenin ekonomik performansları ilk karşılaştırmada birbirine benzer çıkıyor. Kişi başına gelir, gelir dağılımı, işsizlik gibi göstergeler birbirine benzer. Son günlerde Türkiye’de de tartışma yaratan Herritage Ekonomik Özgürlükler Endeksi’nde Tunus’un 2008 yılına kadar Türkiye’den daha iyi bir performansı var. Tunus’ta diktatörü işsizlik ve yolsuzluğun devirdiği söyleniyor.  Herritage Endeksi’nde Türkiye’nin yolsuzluk konusundaki performansı Tunus’tan sadece bir parça daha iyi. Çalışan özgürlüğünde ise Tunus’un göstergesi daha iyi çıkıyor. .

Ama bazı önemli farklılıklar da var. Bu yüzden, Mısır’da halk “Mübarek sırada” diye slogan atıyor, Türkiye’de değil. Niye olmadığını anlamak için şablonculuğu bir yana bırakmak gerek. Sosyalist Enternasyonal üyesi partiyi halk ayaklanmasıyla iktidardan kovan Tunus ile Türkiye’yi ekonomik açıdan değil, vesayetçi rejimlerin tasfiye süreci açısından karşılaştırmak gerekiyor.

umitizmen@gmail.com

Hiç yorum yok: