ekarakas@stargazete.com
Bu yazıyı arife günü kaleme alıyorum, bayramın ilk günü elinize geçecek; herkesin bayramını kutluyorum, sağlık ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum.
Gelelim bugünkü temel konumuza.
Güney Kore’de toplanan G-20 zirvesi küresel sistemin yeniden ele alınmasına neden oldu.
Bizim basına yansıyan konular daha ziyade kur ve rezerv savaşları ile Erdoğan-Obama görüşmesi.
Bu konular da çok önemli ama kanımca daha da önemlisi G-20 grubunun geleceğe yönelik nasıl tasavvurlar içinde olduğu.
Gelecek tasavvuru dendiği zaman da ilk akla gelen ülkelerin, blokların bilime, araştırmaya ayırdıkları kaynak ve bu kaynağın zaman içindeki gelişimi.
Bu kısa köşe yazısında, bilim, araştırma alanlarında G-20 üyesi ülkeler hangi aşamadalar, bu konuya değinmek istiyorum.
Mesela araştırmacı sayısının küresel dağılımı ilginç br manazarayı önümüze sunuyor.
Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, her biri yaklaşık yüzde yirmilik paylarla dünya araştırmacı sayısının yüzde altmışını oluşturuyorlar.
Japonya yüzde on, Rusya yüzde yedilik paylara sahipler; dünyanın geri kalanı ise bakiye yüzde 23’ü paylaşıyorlar.
Bilime, araştırmaya ayrılan parasal kaynaklara, harcamalara baktığımızda ise ABD’nin hala mutlak bir üstünlüğü söz konusu; ABD tek başına 2007 itibariyle bilime, araştırmaya yönelik harcamaların yaklaşık üçte birini (yüzde 32.6) yapıyor.
ABD’yi yüzde 23’lük bir payla Avrupa Birliği ülkeleri takip ediyorlar; Japonya’nın bilim-araştırma harcamalarında payı yüzde 13, Çin’in ise yüzde on.
Çok yakın bir dönemin süper gücü Rusya’nın payı ise yüzde iki dolayında; Hindistan yüzde 2.2’lik bir payla Rusya’yı sollamış bulunuyor ama bu arada yüzde 3.6 payıyla Güney Kore’yi de unutmamak lazım.
Türkiye’nin payı binde altı dolayında, Meksika’nın ise binde beş; Brezilya’nın payı ise yüzde 1.8, yani binde 18 ve bu payla yaklaşık bizim bilim ve araştırmaya yaptığımız harcamanın üç katını gerçekleştiriyor.
Mukayeseli tablolardan çıkarılabilecek en iyimser sonuç Türkiye’nin bilim va araştırma harcamalarında küresel payı artan ülkeler arasında yer alması.
ABD’nin, AB’nin, Japonya’nın, Fransa’nın küresel bilim ve araştırma harcamaları içindeki payları düşerken, Çin’in, Güney Kore’nin, Hindistan’ın, Brezilya’nın, Türkiye’nin payları yükselme trendi içinde görülüyor.
2008 itibariyle bilimsel yayınlarda da gelişmiş ülkelerin üstünlüğü yüzde yetmişlik bir payla çok bariz; gelişmekte olan ülkelerin payı yüzde yirmi iken, Çin’in tek başına payı yüzde on dolayında.
Benim özellikle ilgimi çeken bir konu da bilim ve araştırma harcamalarının artışının özel-kamu dağılımı.
2000 senesinden itibaren ABD’de ve Avrupa Birliği ülkelerinde, mesela Fransa’da özel kesimin payında az da olsa bir azalma var, araştırma-geliştirme harcamalarında kamu ağırlık kazanıyor.
Oysa, Japonya’da, Güney Kore’de, Çin ve Hindistan’da özel kesimin araştırma harcamalarındaki payı hızla artış gösteriyor.
Hepimizin bayramı mübarek olsun.
Herkese bol okumalı bir bayram tatili diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder