30 Kasım 2010 Salı

Mehmet ALTAN / İşte budur

 mehmetaltan@stargazete.com


Bizim gazetenin ‘özel haberini’ okuduğumda ‘bakan emriyle açığa alınan’ general sayısı bir idi. Sonra Başbakan Erdoğan ‘üçe çıktığını’ açıkladı. Bu çok olumlu adım, diğer adımları da getirmeli...

Başbakan Erdoğan, iki günlük Lübnan ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda basın mensuplarının sorularını cevaplarken, “Sayın Atalay’ın açığa alma işlemini aynı şekilde Milli Savunma Bakanımız da uygulayacaktır ve belki de şu ana kadar uygulamış olması lazım” dediğinde, ekranda beliren alt yazı “bakan emriyle açığa alınan” general sayısının üçe çıktığını bildirdi... Aslında Milli Savunma Bakanı’nın iki generali, İçişleri Bakanı’ndan daha önce, Pazartesi görevden aldığı ama açıklamanın dün sabaha bırakıldığını öğrendik...

Bakanlar 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun açığa almayı düzenleyen 65. maddesindeki yetkilerini kullandı...

***

Neden böyle bir yetkiyi kullanma ihtiyacı hissettiler? Çünkü son YAŞ toplantısında bu generaller 16 Aralık’ta başlayacak olan ve darbe girişimini kapsayan Balyoz Davası sanığı oldukları için terfi ettirilmemişti. Terfi ettirilmeyen ancak başka görevlere atanan üç paşa, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne (AYİM) dava açarak YAŞ kararlarını “bypass” eden bir karar çıkartmışlardı.

AYİM, Balyoz Davası’nda yer alan üç generali terfi ettirmiş ve yürütmenin de durdurulmasına hükmetmişti. Böylece, daha önce ortam dinlemesine takılan ses kayıtlarında da belirtildiği gibi, sivillerin onay yetkisinde olan terfilerle ilgili YAŞ kararlarını AYİM üzerinden delmenin yolu açılmıştı...

***

Aslında görevden alınan ve sivillerin onay yetkisinde olan terfilerle ilgili YAŞ kararlarını AYİM üzerinden delmenin yolunu denedikleri için açığa alınan ve bu kararın da iptali için yeniden AYİM’e başvuran generaller arasında Balyoz Davası sanığı olmadan da ilginç yaklaşımları nedeniyle kamuoyunun bildikleri var...

Örneğin, bir tanesi, 12 askerin şehit düştüğü Gediktepe’de “PKK’lıları kaçakçı sandıkları” için durdurmadıklarını söylemiş, kendi döşediğimiz mayınlar nedeniyle öldürdüğümüz altı askerimiz için de “böyle ufak tefek aksaklıkların” olabileceği yorumunda bulunmuştu...

***

Siyaset bin türlü denge ve çıkar hesabına bakar...

Ben ise tavizsiz bir değişimciliğin, kendiliğinden baskın bir denge yaratacağını düşünüyorum...

Belki de çok daha evvel olması gereken çok olumlu bir tasarruf gecikerek gerçekleşiyor...

Yirmi beş yıldır “askeri yargı”nın olduğu bir ülkede gerçek bir hukuk devletinin olamayacağını yazar dururum...

Örneğin, dünyanın hiçbir yerinde “askeri Danıştay” yok... Ama gel gör ki “sistemli bir değişimin” kendi elini ve pazarlık gücünü sınırlayacağını düşünen hiçbir iktidar da “askeri yargı” denen ve “emir-komuta” zincirine göre çalışan yapıyı çöpe atmaz...

Atmayınca da Balyoz sanığı, mahkeme olmayan bir mahkeme kararıyla geri döner...

Umarım, siyasal iktidarın kendi egemenliğini gösteren bu çok olumlu tasarrufu, daha sistemli, daha anlamlı ve daha demokratik adımların atılmasına ve değişimin kalıcı olmasına da yol açar.

***

Demokratik değişimin önünde hiçbir engel olmadığı gibi, aksine böyle bir iradenin ardında hem içerde, hem dışarıda olağanüstü bir destek var...

Ben de çırpına çırpına bu mükemmel konjonktürün heba edilmeden çok daha tutarlı ve etkili kılınmasını, sistemin tümünün mevzuat üzerinden değiştirilmesini arzu ediyorum...

Bu hayata geçse, sadece “değişimin siyaseti” etkin olsa çok daha ileri noktaya ulaşacağız...

Birkaç ay önce Yunanistan, hükümetle ters düşen bir demeç nedeniyle Genelkurmay Başkanı’nı görevden alırken hiç kimse dönüp bu karara bakmadı... Ayrıca orada bizdeki gibi adı mahkeme olan ama “emir-komuta” zincirine göre çalışan askeri yargı da yok...

Komşunun “demokrasisine” biz de hızlıca ulaşabiliriz, bunun hiçbir engeli yok...

Hükümetin bu çok olumlu adımının, diğer adımları da getirmesini diliyorum...

***

Bu arada...

CHP yönetimindeki eski kalıntıların “Balyozculuk”tan da, darbecilikten de vazgeçmeye niyeti olmadığını bir kez daha gördük... Dünyada eşi menendi olmayan askeri Danıştay’ın kaldırılmasını isteyeceğine, hükümete karşı darbe iddialarını kınayacağına ve siyasal iktidara karşı “mahkeme olmayan mahkeme”lerle, daha önceden ortam dinlemesine takılan planlar gereği “hile” yapılmasını kınayacağına, İttihat ve Terakki anlayışına sahip çıkıyor CHP...

Ve bu partinin değişebileceğine yönelik tüm umutları da yok ediyor...

***

Siyasal iktidarı bütün yüreğimle kutluyorum.

Demokrasinin gereğini yapmanın, anında yeni ve çok daha demokratik bir denge yaratacağını bu karar da ispatlayacak...

Hem askeri yargıyı feshetmek, hem de rejimi, bir daha kimsenin Balyoz’a heves edemeyeceği türde demokratikleşmek için daha ne bekliyoruz ki?

Yunanistan’ın evvel emirde yaptığını Türkiye’nin hala çok daha geriden gelerek ve itidalli olarak yeni yeni yapıyor olması, bu çok olumlu adıma rağmen rahatsız edici değil mi?

Hiç yorum yok: