mehmetaltan@stargazete.com
Bayramın son günü, hayırlı bir Cuma. Ben bu yazıya oturduğumda, Bayram tatilinin ilk gününden bu yana trafik kazalarında ölenlerin sayısı 71’e, yaralıların sayısı ise 300’e yükselmişti, dilerim daha da tırmanmaz...
Bayramda kurban kesmek isteyen acemi kasapların sayısının ilk kez üç bini aşmasını, kaçan kurbanlıklarla onları yakalamak için peşlerinden kovalayan insanları ve İstanbul Boğazı’nın kurban kanlarıyla kırmızıya bürünmesini yok sayıyorum.
***
Biz bayramın son gününü eda ederken ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2010 Dini Özgürlükler Raporu yayınlandı ve “türban” ile diğer mağduriyetlerin de bir listesini verdi...
Adeta devletin nasıl mağdur yarattığı ve devletin yarattığı mağdurların da birbirlerini nasıl mağdur ettiğinin resmini çekti.
***
Bu arada NATO’nun füze kalkanı projesi de dâhil olmak üzere gelecek 10 yıldaki stratejisini belirleyecek devlet veya hükümet başkanları zirvesi, Portekiz’in başkenti Lizbon’da bugün başlıyor...
Zirvede, ortak füze kalkanı kurulması, NATO’nun genişlemesi, Afganistan operasyonlarında işbirliği, nükleer silahsızlanma anlaşmaları ve Moskova’nın askıya aldığı Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması’nın yenilenmesi ile ilgili konular ele alınacak.
Türkiye sanki ABD ile İran parantezinde kulaç atıyor...
“Kararın doğası bu. Komuta ve kontrol konusu da dâhil olmak üzere, bunu nasıl uygulayacağımıza ilişkin tüm detaylar, daha sonra ele alınacak” diyen ABD’nin NATO nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Ivo Daalder, öncelikle, NATO’nun, nüfus ve topraklarını koruyacak bir sistemin kurulması kapasitesine sahip olması yönünde temel bir karar almaları gerektiğini belirterek, “bu kararla birlikte, NATO tarafından finanse edilecek ve diğer NATO komuta yapılarının parçası gibi işleyecek bir komuta ve kontrol omurgasının oluşturulması kararının alınmasını bekliyor ve istiyoruz” diyor...
Ve ekliyor:
“Tehdidin nereden gelmekte olduğu konusunda ise NATO’yu balistik füze saldırısından koruyacak bir sistem inşa ettik. Tehdidin bugün ya da yarın nereden geleceği üzerinde odaklanmaktan ziyade, giderek daha fazla ülkeyi etkisi altına alan balistik füzelerin yayılması tehdidiyle başa çıkacak kapasitenin sağlanması üzerinde odaklanıyoruz.”
NATO Sözcüsü James Appathurai de “düğmeye kim basar” tartışması bağlamında, “NATO operasyonu söz konusuysa, düğmeye NATO basar” demekte.
***
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mihmanpe ise füze planı konusunda şunları söylüyor: “Bölgedeki ülkeler ve İslam ülkeleri temelde Siyonist rejimi destekleme ve koruma amaçlı olan bu hareketle ilgili şüphelerini zaten dile getirdiler. NATO’nun şüpheli planı hakkında endişelerimizi Türk yetkililere ilettik. Türkiye, bizim komşumuz ve dostumuzdur. Konuları irtibat, işbirliği ve istişareyle ele alıyoruz.”
Bu arada İran devlet televizyonunda geçenlerde yayınlanan bir programda, zina yaptığı iddiasıyla recm edilme cezasına çarptırılan ama uluslararası baskı nedeniyle cezası şimdilik uygulanmayan Sakine Muhammed Aştiyani “günahkâr” olduğunu söyledi. Sakine daha önce de televizyona çıkarak benzer açıklamalar yapmış, avukatları bu “itiraf”ların zorla yaptırıldığını söylemişti.
***
Bitmekte olan Kurban Bayramı...
Bugün patlayacak füze tartışmaları...
Türkiye’nin din konusunda ihtiyacı olan demokratikleşme adımlarını mağdur yaratmayacak bir anlayışla atmadığını vurgulayan ABD Dışişleri Bakanlığı raporu...
Komşusunun “yönetimini” gözeten ama halkının durumunu önemsemeyen ve Sakine’nin kaderini aldırmaz gözlerle izleyen Ankara...
***
Füze kalkanının düğmesinin kimin elinde olacağı tartışması kadar, ülkemizin politik ve diplomatik anlayışını hangi prensiplerin belirleyeceği de önemli değil mi?
Komşu yönetimi kolluyoruz da, Sakine’lere ne kadar arka çıkıyoruz acaba?
Halkına zulmeden rejimleri savunmak dış politikanın özü olmamalı bence, eğer durum böyle değilse kalkıp birileri de komşulardaki insan hakları ihlallerini eleştirmeli...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder