30 Kasım 2010 Salı

Eser KARAKAŞ-Hukuk (!) topu AYİM’de

 ekarakas@stargazete.com







Komutanlar ‘bakanların, kendilerini açığa alma kararının da iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması’ için AYİM’ye dün bir kez daha başvurdular.

Hukuk maçının sonucunu belirlemek üzere top AYİM’de..”

Yukarıdaki alıntıyı Milliyet Gazetesi yazarı Sayın Güneri Civaoğlu’nun dünkü (Perşembe) “Kanun sadece kanun değildir” başlıklı yazısından aldım.

Üç komutanın ilgili bakanlar tarafından açığa alınması sonrası basınımızda ilginç, ama ilginç olduğu kadar da tuhaf bir tartışma yaşanıyor.

“Hukuk maçının sonucunu belirlemek için topun AYİM’de” olduğunu söyleyebilmek gibi.

Oysa, Sayın Güneri Civaoğlu aynı yazısının başında Genelkurmay Başkanı’na “sen bir memursun” diyen Taraf gazetesi yazarı Sayın Rasim Ozan Kütahyalı’ya Genelkurmay Başkanlığı’nın dava (!) açmak istediğini ama bu talebin Adalet Bakanlığı tarafından reddedildiğini de yazıyor.

Meselenin detaylarını bilemiyorum ama Adalet Bakanlığı bu başvuruyu reddedebilmiş ise herhalde Genelkurmay TCK 301’den dava açılmasını istedi yani Genelkurmay, Genelkurmay Başkanı’na “memur” denmesini bir “aşağılama” olarak niteledi.

Genelkurmay Başkanı’na, doğru bir nitelemeyle, memur denmesinin neden bir aşağılama olarak görüldüğünü anlamak mümkün değil.

Bu başvuruya (memur demek aşağılamadır) iki milyon dolayında memurun ne diyeceği de ayrı bir konu.

Ve şayet hukuk sistemimiz eskiden olduğu gibi izin verse ve Genelkurmay, Kütahyalı hakkında davayı, Adalet Bakanı’nın filtresi olmaksızın,

bir askeri mahkemede açsa idi, acaba

sonuç ne olurdu?

Sayın Güneri Civaoğlu’nun “Hukuk maçının sonucunu belirlemek için top AYİM’de” dediği mahkeme, AYİM de bir askeri mahkeme ve terkibinde hukukçu olmayan askerler de var.

Ve birileri hukuk maçının adil (?), hukuki (?) sonucunu bu mahkemeden bekliyor.

MADDE 157- Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idarî işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.

Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin askerî hâkim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askerî hâkimler arasından her boş yer için gösterilecek üç aday içinden; hâkim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.

Askerî hâkim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.

Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları hâkim sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.

109 (Değişik: 12/9/2010-5982/21 md.) Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

Yukarıya AYİM ile ilgili anayasa maddesini

aynen koydum.

Söz konusu üç generalin başvurularını bu mahkeme sonuca bağlayacak.

12 Eylül referandumuna kadar bu maddede hakimlerin görevlerini askerlik hizmetinin gereklerine (emir-komuta?) göre yapacakları da yazılı idi.

“Yetmez ama evet”in ne anlama geldiğini gözleri ve kalpleri taş bağlamamış herkes görüyor.

Dünkü yazımda belirttiğim gibi hukuk devleti alakart bir tüketim değildir; çift başlı yargı, başka tuhaf düzenlemelerle birlikte, anayasada durduğu sürece

vesayet rejiminin bittiğini söylemek de mümkün değildir.

Hiç yorum yok: