stayyar@stargazete.com
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in 32. Gün Programı’ndaki sözlerine ilişkin yaptığım değerlendirme, başımda onca iş varken başka bir tartışmanın fitilini ateşledi. Cevap aradığımız soru şu: Cihaner, başbakanı dinletti mi dinletmedi mi?
Son yazımda yer verdiğim gibi Cihaner’in şu sözünü hatırlayalım önce: “Başbakanın da içinde olduğu bu konuşmaları (basına) vermiş olsaydım, Türkiye’de siyasi kompozisyon değişir, yer yerinden oynardı.”
Cihaner, “Başbakanı nasıl dinledi?” başlıklı yazımın yayınlandığı pazartesi günü CNN Türk ekranına çıktı. Moderatör soruyor: “Başbakanı dinlettiniz mi? Dolaylı dinleme oldu mu?” Cihaner, “O söylenenlerden siz bu sonucu çıkarabiliyor musunuz?”sorusuyla cevap verince, moderatör bu kez, “Size soruyorum iddia çünkü sonuçta Şamil Tayyar’ın. Ben sadece kamuoyunun aydınlatılması açısından soruyorum” diyor.
Başsavcı, bu söylediklerinden başbakanın doğrudan veya dolaylı olarak dinlendiği sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığını söylüyor.
Burada çok ince bir nüans var. Önce onu çözelim.
Cihaner’in bizzat İsmailağa cemaatiyle ilgili başlattığı soruşturmada Başbakan Erdoğan’ın dinlemeye takılan sözleri var, bu kesin bir defa. Onun için Cihaner, “Başbakanın da içinde olduğu bu konuşmaları basına vermiş olsaydım...” diyor. Ancak Cihaner, bu durumu doğrudan veya dolaylı dinleme olarak saymıyor.
Peki nedir gerçekte durum?
Yeni Şafak Gazetesi patronu Ahmet Albayrak, İsmailağa cemaati soruşturması kapsamında hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle dinleniyor, teknik takip sürerken Albayrak’ın Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşme kayda geçiyor.
Emine Erdoğan’ın Hanefi Avcı tarafından dinlendiği iddiasında olduğu gibi...
Avcı, Kanal 7 Ankara Temsilcisi Akif Beki ve AK Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik’le aralarında geçen bir sohbete dayanarak son kitabında (sayfa 420) şöyle diyor: “Bir defasında başbakanın eşi Emine hanımın da dinlendiğini söylemişlerdi.”
Bu dinlemeyi çok sonra tesadüfen öğrendiğini anlatan Avcı devam ediyor: “Meğer KOM Dairesi’nin mahkeme kararı ile dinlendiği bir yeri Emine Hanım sıradan bir konu için aramış, bunu tespit eden polis amiri durumu başbakana taşımış...”
Yani, doğrudan veya dolaylı dinleme yok, tesadüfen takibe takılmış!
İster istemez Avcı’nın kitabındaki “Cemaat Operasyonu” başlıklı bölümü hatırladım. Avcı, hedef seçilecek kişilerin önce telefon detaylarının analiz edildiğini, görüştüğü gizli ve özel kişilerin belirlendiğini, gerekiyorsa eşleri, çocukları veya yakınlarının telefon görüşmelerinin aynı şekilde mercek altına alındığını söylüyordu.
Başka ifadeyle, dolaylı takip, bize yabancı gelse de istihbaratçılar için bildik uygulama. Tabi onlar “tesadüf” diyor.
Cihaner de mi aynı yönteme başvurdu bilmiyorum. Dün kendisini aradım. Uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Medeni cesaretinden dolayı kutlarım, çoğu konuda ters düşsek de her soruma cevap verdi. 32. Gün’de olduğu gibi Başbakan Erdoğan’a ait bazı konuşmaların soruşturma dosyasında olduğunu kabul etti, ancak bu durumu “dinleme” olarak saymadı, bir şüphelinin takibi sırasında tesadüfen dinlemeye takıldığını söyledi. Yargılama safhası sürdüğü için dos
yanın ayrıntısına girmek istemediğini anlattı, soruşturma elinden alındığı esnada tüm dinleme kayıtlarını diğer belgelerle birlikte ilgili savcıya verdiğini söyledi.
Varın kararı siz verin: Başbakan dolaylı olarak dinletildi mi? Dosyaya eklenen görüşme tutanakları, “tesadüf” sayılmalı mı?
Nejdet Kılıç üzerinden kasıtlı olarak kendisinin dinlemeye alındığını söyleyen usta istihbaratçı Hanefi Avcı’nın sezgilerine güvenerek soruya cevap verirsek, Avcı sendromuna yakalanmış olur muyuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder