28 Ocak 2011 Cuma

Mehmet ALTAN - Aleviler çareyi demokraside mi arıyor?

Yapımında büyük katkısı ve desteği bulunan Başbakan Erdoğan’ın Galatasaray’ın yeni stadı Türk Telekom Arena’nın açılışında protesto edilmesi...
Wikileaks belgeleri ardından...
...23 yıldır yönettiği Tunus’tan kaçan Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali ertesinde ülkedeki gelişmeler...
Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un Başbakan’ın içki içenleri aşağılayan üslubunu eleştirmesi...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun hükümetin kurulmasının ardından Irak’a günü birlik ilk ziyareti...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün yapacağı sürpriz Şam ziyareti...
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülkelerinden İran’da 50 milyar dolar değerinde rezerve sahip bir doğalgaz yatağı bulunması...
Afyon’dan sonra İzmir’de de aynı doktorun aynı gün katarakt ameliyatı yaptığı sekiz hastanın kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması...
Brezilya’nın Rio de Janeiro kenti yakınlarındaki dağlık bölgede şiddetli yağışlar sonrası meydana gelen sel felaketinde ölenlerin sayısının 600’ü geçmesi...
Hepsini izledim ve not aldım...
Ama en çok Ankara’daki “Alternatif Alevi Kurultayı”nı önemsedim.
***
Alevi derneklerinin, örgütlerinin, köy muhtarlarının, Alevi düşünür ve siyasetçilerinin yanı sıra İran, Irak, Suriye ve Avrupa’dan da isimlerin davet edildiği Ankara’daki halka açık büyük kurultay, bana sanki Sünni-Alevi ikileminden kısmen uzaklaşılarak, “temel hak ve özgürlükler” zemininde, sorunları düşman yaratmadan hukuksal olarak çözme noktasına yaklaşılmış gibi bir izlenim verdi.
Çünkü...
Aleviler ilk defa nefret suçu ve ayrımcılıkla ilgili bir anayasa değişikliği isterken, devletin değil halkın kendisinin demokratik haklar çerçevesinde talep ettiği özgürlüklerin geçerli olmasından söz ediyorlardı...
Kurultayda eskisiyle kıyas edilemeyecek ölçüde “hukuksal dilin” öne çıkmasına çok sevindim.
***
Dünkü Kurultaya katılanların ekranlarda AB’den de söz etmeleri üzerine, İlerleme 2010 Raporu’na göz attım...
Alevilerin talep ve şikâyetleriyle, AB İlerleme Raporu’nun tespitleri büyük ölçüde örtüşmekteydi:
“Alevi toplumuna yönelik açılım devam etmiştir. Başlangıçta planlandığı üzere, farklı sosyal ve meslek grupları ve Alevi temsilcileri ile yedi çalıştay yapılmıştır.
Bununla birlikte, Anayasa’nın 24. maddesi ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca, din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ilk ve ortaöğretimde zorunlu olmaya devam etmektedir. AİHM’nin, bu derslerin sadece dinler hakkında genel bilgi vermeyip, İslam dininin yönlendirici ilkeleri konusunda eğitim verdiğini tespit ettiği ve Türkiye’den eğitim sistemini ve iç mevzuatını AİHS’ye ekli 1 No’lu Protokol’ün 2. maddesiyle uyumlu hale getirmesini talep ettiği Ekim 2007 tarihli kararı hâlâ uygulanmamıştır.”
***
AB İlerleme Raporu şöyle devam ediyordu:
“İbadet yerleri konusunda, gayrimüslim cemaatler sık sık ayrımcılık ve idari belirsizlik vakaları bildirmektedir. İbadet yerleri tahsisi konusunda yetkili makamlara yapılan başvuruların reddedilmesi devam etmiştir.
Sonuç olarak, ibadet özgürlüğüne genelde saygı gösterilmeye devam edilmektedir. Azınlık dinlerine mensup olanlar, aşırılık yanlısı kişilerin tehdidine maruz kalmaya devam etmektedir. Din adamlarının eğitimi de dahil tüm gayrimüslim cemaatlerin ve Alevilerin gereksiz kısıtlamalar olmaksızın faaliyet göstermelerine yönelik AİHS ile uyumlu bir hukuki çerçeve henüz oluşturulmamıştır.”
***
Alevilerin çok haklı taleplerini anayasa, temel hak ve özgürlükler, AB standartlarında aramaya yönelmeleri dünün en önemli gelişmesiydi bence...
Düşman yaratmadan sorun çözmenin tek aracı evrensel hukuk ve temel hak ve özgürlükler...
Bu yöntem, Alevilerin tek aracı olduğunda hem sorunları daha hızlı çözülecek, hem de Türkiye kendine çok şey kaybettiren ve sorunları kangrenleştiren ezeli Sünni-Alevi açmazını geride bırakacak...

Hiç yorum yok: