28 Ocak 2011 Cuma

Mehmet ALTAN - ‘Öldüren de devlet, örten de...’

Dün iki kere öldüm... Birincisi cesedi hala Şişli’de upuzun yatan Hrant için. İkincisi, Zonguldak’ta cesetleri sekiz ay sonra yer üstüne çıkartılan maden işçileri Engin Düzcük ve Dursun Kartal için...
Dört yıldır kasten aydınlatılmayan Hrant Dink cinayeti için en vurucu ve doğru değerlendirmeyi Taraf Gazetesi’ne konuşan Rakel Dink yaptı:
“Öldüren de, örten de devlet”...
Nasıl mı?
Adem Yavuz Arslan’ın “Bi Ermeni Var, Hrant Dink Operasyonu’nun Şifreleri” adlı kitabı, bu cinayette nasıl devlet içi korkunç bir koalisyonu olduğunu tüm berraklığıyla sergiliyor...
Okuyunca Birinci Cumhuriyet’in umacı yüzünü de göreceksiniz...
***
Hrant Dink cinayeti “devlet operasyonu” da, Zonguldak’ta geçtiğimiz Mayıs ayındaki grizu faciasında yaşamını yitiren 30 madenciden Dursun Kartal ile Engin Düzcük cinayeti farklı mı?
31 yaşındaki Engin Düzcük ve 41 yaşındaki Dursun Kartal’ın, düştükleri kuyunun 720 metre derinliğindeki cesetlerine, ancak 8 ay sonra ulaşıldı.
Ve o kazada 28 işçi daha ölmüştü...
Neden öldüler, niçin öldüler?
***
Madenlerdeki çalışma koşulları gelişmiş ülkelerdeki koşullardan çok daha ilkel olduğu için...
İstatistiklere göre, Türkiye iş kazaları bakımından dünyanın en güvensiz ülkeleri arasında bulunuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün hazırladığı rakamlara göre maden ocaklarındaki kazalarda Türkiye Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü...
Türkiye, maden kazalarında Çin ve Rusya’nın ardından dünya üçüncüsü, Avrupa’da ise birinci.
2008 yılında 43 maden çalışanı yaşamını yitirmiş iken bu sayı 2009 yılı itibariyle toplam 55’e çıktı.
Maden ocaklarından kömür çıkarılmaya başlandığı 1941 yılından bu yana ise 69 yılda toplam 3 bin 815 vatandaşımızı maden ocaklarında kaybettik. Bu kazalarda 384 bin 873 işçi de yaralandı. Bu ölümlerin 3 bin 502’si maden içinde oldu.
***
Ölüyorlar, çünkü...
Madencilik sektörü, güvenlik teknolojilerindeki yüksek maliyet yüzünden güvenliğin yetersiz, kuralsız ve denetimsiz olduğu bir sektör...
Ölüyorlar çünkü...
Devlet madenlerinde taşeronlaştırma var, ölüm tazminatları düşük, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak işletim sistemi söz konusu, teknik elemanların gözetim ve denetimi eksik, ocaklar Avrupa’daki gibi anti-grizu sistemleri ile donatılmış değil.
Üstelik bu “cinayet ekonomisi”ne rağmen...
Çin, yılda 2 milyar 804 milyon ton, ABD 1 milyar 146 milyon ton, Hindistan 529 milyon ton, Avustralya 428 milyon ton, Rusya 347 milyon ton kömür üretirken, Türkiye ise yaklaşık 50 milyon ton kömür üretebiliyor. Yüksek ölüm riskine karşın, bu üretimle Türkiye ilk 10’a bile giremiyor.
***
Madenci ölümlerini şöyle özetleyebiliriz:
Katlediliyorlar çünkü işçi ölüm tazminatı, onların can güvenliğini sağlayacak olan güvenlik maliyetinden çok daha düşük...
Madenciyi öldürmek daha karlı...
***
Dün iki kere öldüm...
Birincisi cesedi hala Şişli’de upuzun yatan Hrant için...
İkincisi, Zonguldak’ta cesetleri sekiz ay sonra yer üstüne çıkartılan maden işçileri Engin Düzcük ve Dursun Kartal için...
***
Daha korkuncu:
“Öldüren de, örten de devlet”...

Hiç yorum yok: