19 Ocak 2011 Çarşamba

Çetin ALTAN - Boğayı boynuzlarından tutmak

Çetin Altan Şeytanın gör dediğic.altan@bnet.net.tr

14 Ocak 2011

Önce tamı tamamına 600 yıl önce yaşamış olan şair Nesimi’nin, hâlâ daha bazı çevrelerde bir “ilahi makamıyla” da okunan; duru Türkçeli üst düzey şiirinden okkalı bir alıntı:
Ben “melami” hırkasını kendim giydim eğnime
Ar ve namus şişesini taşa çaldım kime ne
Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi
Gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni
Gah giderim medreseye ders okurum Hak için
Gah giderim meyhaneye dem çekerim aşk için
Sofular haram demişler aşkımın şarabına
Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne
Nesimi’ye sordular kim yarin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne
* * *
İslam’da “Melamilik”; ne bir “tarikat”, ne bir “cemaat” kimliğinin genellemesi; sadece “inanmışları” sömüren bağnaz bir despotluğa karşı, “vahdet-i vücut” değerlendirmesini ve Tanrı ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini benimsemiş, mistik bir felsefe anlayışı.
* * *
Nedense bizim TV kanallarındaki, son zamanlarda büsbütün yoğunlaşan “ilahiyatçı” açıklamalarında; “Melamilik”e hiç değinilmiyor.
* * *
Oysa “Melamilik”in bir özelliği de; “Müslümanlığını” ilan eden bir görünüm içinde dolaşmayı günah sayması ve inancını belli etmeyecek biçimde giyinmeyi benimsemesi...
* * *
Afganistan’dan Pakistan’a, Irak’tan Mısır’a, Suriye’den Lübnan’a kadar görünen o ki; her alanda “bağnazlık” iç çalkantılara, iç çatışmalara, hatta iç savaşlara neden olmakta...
* * *
Türkiye’de de “kışla” parfümlü siyasetle, “cami” parfümlü siyaset kutuplaşmaları; gitgide bağnazlaşarak tehlike sinyalleri vermeye başlamakta...
* * *
Rodin’in “Öpüş” heykeli bir sanat harikası...
O heykelin bir kopyasını Ankara’da Ulus Meydanı’nda, İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda, İran’da da Tahran’daki bir meydanda bir kaide üstüne koysalar...
Dünyaca ünlü bir sanat harikasına karşı; oralarda takınılacak tavır, acaba nasıl olurdu?
* * *
900 yıl önce yaşamış olan İranlı matematikçi ve şair Ömer Hayyam’dan da, Hüseyin Rıfat çevirisi bir rubai:
Paramız yok ki bir güzel sevelim
Bademiz yok ki içip de haykıralım
Günaha girmenin demek yolu yok
Çaresiz kalkalım namaz kılalım
* * *
Ne oldu da Orta ve Yakındoğu’da bağnazlık bu kadar nasırlaşmaya başladı?
Ancak aynı zamanda, kan gövdeyi de götürmeye başladı.
* * *
“Burjuva enternasyonalizmi” karşısında, çaresiz çökecek olan ilkel saltanatların, bir çeşit refleks gösterisi sanki hepsi...
* * *
Rusya, 2013’te uzay turizmine başlayacağını ilan ediyor.
Uzay turizmi yaygınlaşmaya başladıktan sonra, acaba 57 İslam ülkesinde “konjonktür” nasıl değişecek?
* * *
Rodin’in “Öpüş” şaheserine hayran gözlerle bakılacak mı, bakılmayacak mı?
* * *
Bir de nerdeyse Osmanlı padişahlarına karşı bir tapınma saygısı filizlendi...
* * *
İnsanın aklına, Namık Kemal’e mal edilen ve gerçekte Üsküdarlı Deli Hikmet’e ait olan bir özeleştiri geliyor:
Ne utanmaz köpekleriz
Kimi görsek etekleriz
* * *
36 padişahtan 14’ünün nasıl ve neden devrildiğini bilmek şöyle dursun; arka arkaya 5 padişahı dahi sıralayamayacaklar arasından, birtakım “hünkarına sadık kullar” çıkmaya başladı.
Kullukları mübarek olsun.
* * *
Hadi bir de, “Avniya” mahlasıyla şiirler yazan Fatih II. Sultan Mehmet’ten, Galata’daki “Katoliklik” üstüne yazılmış bir gazel işte:
Bağlamaz Firdevs’e gönlini Galata’yı gören
(Galata’yı gören, gönlünü cennetin en gizemli bahçesine bile bağlamaz)
Servi anmaz anda ol servi dilarayı gören
(Gönül güzeli bir sevgiliyi Galata’nın kendisinde gören, anmaz bir daha selvi boylu bir başka sevgiliyi)
Bir firengi şivelu İsa’yı gördüm anda kim
(Galata’nın kimliğinde bir Hıristiyan dilli İsa gördüm ki)
Lebleri dirisidür diridi İsa’yı gören
(Dudakları kutsal bir tapınak olur, İsa’nın insanlık dünyasını gören)
Akl-ü fehmin din-ü imanın nice zapt eylesün
(Dinle imanını akıl ve anlayışını sıkı tutmak gerekir)
Kâfir olur hey müsemmanlar o tersayı gören
(Yoksa ey Müslümanlar, o kiliseyi gören olabilir kâfir hemen)
Kevseri anmaz ol içdügi mey-i nabi içen
(Galata’nın içtiği katıksız şarabı içen, cennetteki Kevser şarabını bile anmaz olur)
Mescide varmaz o vardugi kilisayı gören
(Orada karşılaştığı kiliseyi gören de bir daha gitmez mescide falan)
Bir frengi kâfir olduğunu bilürdi Avniya
(Avniya -Fatih’in mahlası- bilirdi senin bir kâfir Hıristiyan olduğunu)
Belde zünnarini boynunda çelipayı gören
(Belinde keşiş kuşağını, boynunda haçını gören)
* * *
Her alanda bağnazlık, “etkiler ve tepkiler” yaratarak, çok pahalıya ve hatta iflasa neden olmakta...
* * *
Halep’in kaskatı kafalı yobazları, derisini de yüzerek öldürdüler Nesimi’yi...
Ama Nesimi’nin mısraları hâlâ dudaklarda...
* * *
Sanatçının kendisini ezsen, süründürsen, öldürsen de; insanlığa armağan ettiği çiçekleri solduramıyorsun...
* * *
Ve ayrıca bir de, “barbarlık” damgasını yiyorsun...
Öyle değil mi?

Hiç yorum yok: