19 Ocak 2011 Çarşamba

Eser KARAKAŞ - Eğitim ve canlı para

Eğitimde işler, her geçen gün daha da iyi anlaşılıyor, A’dan Z’ye kadar bozuk.
Bu kötümser sonuca aslında süreçlerin çıktılarına bakarak varıyoruz.
Kimse alınmasın, kızmasın; bu eleştirilerimizin yegane amacı Türkiye’nin 21. asrı ıskalamaması için gerekli bir beşeri sermaye oluşturabilmesi için.
21. asırda tek bir meslek içinde uzmanlık dönemi sona eriyor.
Aslında çoktan sona erdi ama biz bu durumu algılamakta geciktik.
Gerçekçi bilimciler 21. asırda bir bireyin beş ya da altı farklı meslek değiştirebileceğini ve bu meslekleri de meslek içinde öğreneceklerini iddia ediyorlar.
Bu iddia büyük ölçüde doğru, gerçekçi bir iddia.
Bu temel nedenden eğitim-öğretim süreçlerinin tümü radikal bir biçimde gözden geçirilmek zorunda.
Bugüne kadar eğitim süreçleri tümüyle şartlandırma ve uzmanlık odaklı idi.
Şartlandırmada başarılı olundu ama uzmanlıkta pek olunamadı.
Bugünden sonra ise geçmişin tam tersi yapılmak zorunda.
Şartlandırma saçmalığından vazgeçilecek ve en az bunun kadar önemli olmak üzere de uzmanlık yerine esnek bir formasyon, çok temel bilgilerle mücehhez kılma, genel kültür, yabancı dil ve matematik düşünce ön plana çıkacak.
Bu süreci de yine, kaçınılmaz olarak öğretmenler, öğretim üyeleri ve aileler yönlendirecek.
Ancak, işin en sorunlu tarafı, öğretmenler ve öğretim üyelerinin çok büyük bölümü bu yeni süreçlere hazırlıklı değiller; aileler konusuna girmek bile istemiyorum.
Geçenlerde TV ekranlarında şahit olduğum olaylar bu kanımı çok daha güçlendirdi.
Show TV’de “Canlı Para” isimli bir bilgi yarışması yayınlanıyor.
Ve bu programa da öğretmenler, sınıf öğretmenleri canlı yayında yarışmacı olarak katılabiliyorlar.
Keşke katılmasalar da, bizler de eğitim-öğretim süreçleri konusunda bu kadar ümitsizliğe düşmesek.
Genç öğretmenlerin cevaplandıramadıkları sorular inanılır gibi değil.
Üstelik bu cevaplandıramama meselesi öyle yarışma heyecanına verilebilecek gibi bir konu da değil zira alternatif cevaplar ekranda gözüküyor.
Öğretmenlerimizin düzeyi, en temel genel kültür bilgi düzeyleri çocuklarımızı 21. asra hazırlayabilecek gibi durmuyor.
Dünyanın temel entelektüel birikimlerinden bu kadar uzak, temel sanat ve kültür konularına bu kadar yabancı öğretmenlerin çocuklarımızın ihtiyaç duyacakları esnek birikimi nasıl verecekler, bu sorunun cevabı gerçekten çok önemli.
Canlı Para programında ünlü ressam Van Gogh’u hiç duymamış ama çocuklara sınıf öğretmenliği yapan genç kızlar gördüm.
Daha önce yazdığım bir eğitim yazısında McKinsey raporunun temel şiarına değinmiş idim: “İyi eğitim iyi öğretmenle olur”.
Herhalde bu şiarın koroleri de doğrudur: “Kötü eğitim kötü öğretmenle olur”.
Artık önemli olan, özellikle öğretmenler için, bir konuyu iyi, derinlemesine bilmek hiç değil.
Önemli olan çocuklarda merak uyandırmak, okumayı sevdirmek, bir konuyu araştırmayı öğretmek.
Bunun için de uzman öğretmen değil, genel kültür birikimi güçlü öğretmenler gerekiyor.
Ancak, öğretmen yetiştirme kurumlarımız o kadar kendi içine dönük, yeniliklere o kadar kapalılar ki, bu iş nasıl olacak doğrusu bilemiyorum.
Ne işe yaradığı kuşkulu pedagoji formasyonu yerine öğretmenlere temel kültür formasyonları şart.

Hiç yorum yok: