19 Ocak 2011 Çarşamba

Mehmet ALTAN - Devletin uyuşturucusu...

Tam bir hafta önce, Pazartesi günü, “devletin tozcusu, halkın tozcusu” başlıklı bir yazı yazdım...İstanbul Valiliği’nin onayıyla, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Emniyeti...
...Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ortaklaşa yaptığı “madde bağımlılığı” anketi sonuçlarını kapsayan bir haberden söz ediyordum...
Ankete İstanbul’un 28 ilçesindeki 154 okulda okuyan 31 bin 272 öğrenci katılmıştı.
Son yılların en kapsamlı “madde kullanımı” araştırması, lise öğrencileri arasında esrardan kokaine, ecstasyden captagona kadar uyuşturucu madde kullanımının yaşandığını ortaya koyuyordu.
Uyuşturucu kullanma yaşı 14’e kadar düşmüştü...
Üstelik her 100 öğrenciden 1’i, gramı 150 dolardan satılan sosyete uyuşturucusu kokain kullandığını itiraf etmekteydi.
Kanım donmuştu...
Yazıda:
“Giderek artan bir şekilde çocuklarımızı uyuşturduğu halde neden ‘uyuşturucu ticareti’ konuşmuyoruz merak ediyorum...
Bu kimin tabusu?” diye sormuştum.
***
Yazının yayınlandığı gün, üniversitede iki ders arasında telefonum çaldı...
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Ahmet Pek arıyordu...
Açıkça seslendirmese de polisin başarılı mücadelesinin biraz hakkının yendiği düşüncesindeydi...
Uzun uzun konuştuk, aklımı kurcalayan tüm soruları kendisine sordum.
Ardından da bana sekiz sayfalık bir bilgi notu gönderdi.
***
Uyuşturucu ile mücadele bizde polisin içinde örgütlenmiş... Hâlbuki Rusya, Afganistan ve Pakistan’da bu işi bakanlık düzeyinde bir örgütlenme yürütmekte...
Buna rağmen hem yakalanan miktarlarda hem de yakalanan sayısında hatırı sayılır bir artış var...
Örneğin 2005 yılında yakalanan eroin miktarı 8 bin 195 kg iken bu rakam 2009 yılında 16 bin 59 kiloya yükselmiş...
Ama buna karşın kokain yakalamalarında düşüş var; 2009 yılında ülke genelinde 88 kg kokain yakalanmış bu bir önceki yıla oranla yüzde 10,6’lık bir düşüş demek...
***
2009 yılında Türkiye genelinde toplam 46 bin 816 uyuşturucu olayı meydana gelmiş, bu olaylarla ilgili 77 bin 654 kişi yakalanmış...
Bu işlerden dolayı hapishanelerde bulunanların sayısı da 23 bin 800’e cıkmış... Nispi olarak işlerin daha sıkı tutulduğunun kanıtları bunlar...
Zaten Daire Başkanı Ahmet Pek de “baron” düzeyinde dışarıda bulunan hiç kimse kalmadığını da belirtti...
***
Ama bu iş sadece polisin gayreti ve yakalananlarla sınırlı değil...
Wikileaks Belgeleri sınırlarımızın nasıl korunduğu konusunda çok önemli bilgiler veriyor...
Bir de uyuşturucu ticaretinde yakalananlardan ziyade “yakalanmayan” miktarlar önemli...
Bu noktada Ahmet Pek “uluslararası transit” ticaretinin önemine vurgu yaptı... Afganistan’da 2001 yılında haşhaş tarımı sekiz bin hektar iken 2007 yılında bunun 193 bin hektara çıktığını hatırlattı...
Buna rağmen Türkiye’deki etkin mücadele nedeniyle ticaret yolunun kuzeye kaydığını anlattı...
***
Yazıyı yazmadan önce 2010 yılı İlerleme Raporu’na baktım...
Uyuşturucuyla mücadele konusunda bazı ilerlemeler kaydedildiği ama genel olarak, bu alandaki AB müktesebatıyla uyum sağlanması yönünde daha fazla çaba sarfedilmesi gerektiği söyleniyordu...
Gümrük işbirliği konusunda da aynı şeyler tekrarlanmaktaydı...
***
Uyuşturucu konusunda devlet adına hassasiyet göstererek konu ile ilgili beni bilgilendiren Daire Başkanı Ahmet Pek’e teşekkür ediyorum...
Ancak bu çok kapsamlı ve karmaşık bir konu...
Daha fazla konuşmalı daha çok saydamlaşmalıyız...
Çocuklarımızın kaderinin zehir tacirlerinin eline düşmesini ancak böyle önleriz...

Hiç yorum yok: