Türkiye çok önemli bir haftaya giriyor. Çok önemli bir hafta derken, korkmayın, öyle gerilimli bir hafta anlamına kullanmıyorum.
“Önemliden” kastım ne Çankaya resepsiyonu rezaleti, ne terör, ne KCK operasyonu, ne Ergenekon, ne de bir türlü özgürlükçü bir çizgide çözüme kavuşturulamayan türban meselesi.
Ne de çok da verimli olmayan bir içerikle ülkemizin gündemini işgal eden başka bir konu.
Bu hafta, görmek isteyenler için, ülkemizin dününü, bugününü ve daha da önemli olmak üzere yarınını doğrudan etkileyecek iki belge yayınlanacak.
“Görmek isteyenler için” ifadesini kullanıyorum zira bu çok önemsediğim iki belgenin ülkemizde ne kadar görüleceği konusunda kuşkularım var.
Bakalım, görelim bu iki çok önemli belge mesela küfürlü bir başyazı meselesi konusu kadar bile konuşulacak mı?
Sözünü ettiğim iki belgeden birincisi yarın, 4 Kasım günü yani yarın, ikincisi ise 9 Kasım günü yani haftaya Salı günü yayınlanacak.
4 Kasım Perşembe günü Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (undp) İnsani Gelişmişlik Raporu yayınlanacak.
Bu yeni rapor, 1990 senesinden beri her sene yayınlanıyor, Birleşmiş Milletler’e üye 180 küsur ülkeyi insani gelişmişlik temelinde sıralamaya tabi tutacak.
Sıralamada üç temel konu esas alınıyor: zenginlik, eğitim ve sağlık.
Bu üç konuya itirazı olabilecek bir kişiyi pek düşünemiyorum.
2009 senesinde yayınlanan son Rapor’a göre ülkemiz Türkiye 182 ülke arasında söz konusu üç kritere yani kişi başına gelir, eğitim ve sağlık kriterlerine göre 79. sırada yer aldı.
Cumhuriyetin 87. senesinde Çankaya resepsiyon krizi daha doğrusu rezaleti konusu ön plana çıktı ama bu 79. sıra meselesi maalesef pek gündemde kendine yer bulamadı.
Oysa, askerlerin bu nezaketsizliği, kazan kaldırmacılığı kadar bu 79. sırayı da konuşabilse idik, muhtemelen 2023 senesine daha sağlıklı bir yaklaşımda bulunabilir idik diye düşünüyorum.
Bir ülkenin uzun vadede başarısının yegane kriteri vatandaşının yaşam koşullarının düzeyi ve bu düzeyin uluslararası mukayesesidir.
Başka kriterler hep, nihai analizde, boş laflardır.
Bakalım yarın açıklanacak Rapor’da ülkemiz Türkiye 180 küsur ülke arasında kaçıncı sırada yer alacak.
180 küsür ifadesini kullanıyorum zira sıralamaya konu olan ülke senesi her sene değişiyor.
Çok önemsediğim ikinci belge ise 9 Kasım günü açıklanacak olan Avrupa Birliği 2010 İlerleme Raporu.
Bu raporlar Türkiye için AB Komisyonu tarafından 1998 senesinden beri yayınlanıyorlar.
Serinkanlı bir biçimde bu raporları yan yana koyar, AB Komisyonu’nun ülkemize yönelttiği eleştirileri bir analiz edebilirsek, Türkiye’nin tüm sorunlarının bu raporlarda ele alındığını, teşhis edildiğini, çözüm yollarının tek tek gösterildiğini göreceksiniz.
Sivil-asker ilişkilerinden yargı meselesine, kürt meselesinden ifade özgürlüğüne kadar her mesele bu raporlarda ele alınıyorlar.
Günlük tartışmaların çok da içine düşmemiş iseniz bu raporların tümü hepimiz için son derece aydınlatıcı, son derece yol gösterici.
Bakalım bu çok ama çok önemli iki belge ülkemizde ne ölçüde gündem oluşturabilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder