Yeni yapılacak, daha doğrusu yapılması kaçınılmaz ama ne zaman gerçekleşeceği şimdilik belirsiz yeni anayasa için yedi olmaz ise olmaz tanımlamaya başlamış idim.
Bu önerilerimin ilk dördünü daha önce yapmış idim; ilk dört öneri anayasal yurttaşlık, gerçek bir laiklik (DİB’siz), resmi ideolojiden arındırılmış bir anayasa ve normalleşmiş sivil-asker ilişkileri konularının nasıl yapılandırılabileceğine yönelik idi.
Son üç önerim ise; (1) anayasa maddelerinin tümünün temel hak ve özgürlüklere ilişkin usulünce onaylanmış uluslarararası sözleşmelerin doğrultusunda okunması mecburiyeti, (2) anayasal iktisat ve (3) adem-i merkeziyetçi bir idari yapıya geçişin ön koşulu olarak yerel seçilmiş meclislere yerel vergi salabilme hakkının tanınması.
Bugünkü yazımı da yeni anayasayı yorumlayacakların, en başta da hakimlerin anayasa maddelerini yorumlarken Türkiye’nin taraf olduğu, TBMM tarafından usulünce onaylanmış temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeleri temel almaları ve anayasanın üzerinde değerlendirmeleri meselesine ayırıyorum.
AK Parti 2002 senesinden günümüze yasal sistemimizde çok önemli ve olumlu dönüşümler gerçekleştirdi.
Benim kişisel yani sübjektif kanım bu önemli değişiklikler içerisinde en önemlisinin 2004 senesinde Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik olduğu.
2004 senesinde Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan bir değişiklikle TBMM tarafından usulünce onaylanmış temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeler kanunlarımızın üzerinde bir değere taşınmış oldu.
Aynı konu hem temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmelerde hem de bir kanunumuzda düzenlenmiş ve yorumunda karışıklık var ise, uluslararası sözleşme esas alınmak zorunda.
Anayasa’nın 90. maddesinin son paragrafı bu durumu çok net bir biçimde düzenliyor.
Ama gelin görün ki, bugüne dek, hakimlerimizin çok ama çok büyük bir bölümü, özellikle de yüksek yargıçlarımız (?) Anayasa’nın bu temel ve amir hükmünü görmezden geldiler yani açık açık Anayasayı çiğnediler.
Ve bunu da kemalizm, ilericilik, ulusalcılık vs. gibi nedenlerden yaptılar.
Benim yeni Anayasa için önerim bir adım daha ileri.
Yüksek yargıçların Anayasa maddelerini yorumlarken temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeleri temel almaları ve bu sözleşmeleri iç hukukumuzun anayasa üstü bir normu gibi uygulamaları doğrultusunda.
Bunu da nereden çıkardınız diye sormayın.
Kemalist anayasacılarımız ne yaparlar bilemem ama Avrupa anayasalarını okumak bu tür önerileri formüle edebilmek için yeterli.
İspanya Anayasası’nın onuncu maddesi bu durumu açık açık formüle ediyor ve ispanyol yargıçların anayasalarını yorumlarken İspanya’nın onayladığı temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşme maddelerinin ve hükümlerinin anayasa maddeleri yorumlanırken temel alınma zorunluluğunu getiriyor.
Biz de böyle bir düzenlemeyi yeni Anayasamıza koyabilirsek büyük bir atılım yapmış oluruz diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder