15 Kasım 2010 Pazartesi

Taksim-Washington hattı - Mehmet ALTAN

Taksim’deki önceki günkü vahşet televizyonlar aracılıyla, her defasında yeniden yaşanarak, dalga dalga tüm dünyaya yayıldı. Çin televizyonundan BBC’ye...

...her ekranda Irak’taki beceriksiz kurtarma operasyonunun yanında bu alçakça saldırıya rastladım.

***

Dün sabah dünya basınını taradığımda da aynı şekilde önce Irak, ardından Taksim’deki katliam girişimini gördüm.

Neyse ki YouTube’daki özgürlük de bir yerlere sıkışmıştı.

Ama her manşette istisnasız ABD seçimleri vardı.

Dünya gözünü ABD’ye dikmiş, bugün yapılacak seçim sonuçlarını bekliyor. ABD’de seçmenler, 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tamamı, Senato’nun 37 üyesi ve 37 eyaletin valisiyle eyalet meclisi üyelerini belirleyecek.

ABD’deki her gelişme, küresel bir rüzgâra dönüşüp her yeri etkilemekte...

***

Hemen hemen tüm ülkelerde seçimler Pazar günü yapılır...

Hâlbuki ABD’de başkanlık seçimi ile birlikte federal hükümetin Kongre ve Senato seçimleri de dâhil olmak üzere önemli seçimler Kasım ayının ilk Pazartesi’sini takip eden Salı günü yapılıyor.

Neden?

Çünkü ABD ilk kurulduğunda oy verme ve seçilme hakkı sadece toprak ve mal sahibi olanlara tanınan bir imtiyazmış...

Hayat, çiftçi seçmenlere göre şekillenmiş.

1792 yılında da...

Yani demokrasinin emeklemeye başladığı dönemde...

ABD Meclis’i seçimlerin Kasım ayında yapılmasına karar vermişti.

Oy kullanma gününün Salı olmasına gelince... Cumartesi günleri çiftçiler ürettikleri malları pazara getiriyorlardı... Pazar günleri ise kilisede vakit geçirmekteydiler...

Seçimin 1 Kasım’da olmasına da imkân yoktu; çünkü 1 Kasım Katoliklerin “All Saints Day” tatili, yani “ölüler günü” idi. Herkesin mezarlıklara dolarak geride bıraktıklarını rahmetle yâd ettikleri gün. Geriye Kasım ayının ilk Pazartesi’sini takip eden Salı günü kalıyordu... Kasım ayının ilk Salı’sı, böylece geleneksel olarak seçimlerin yapıldığı gün oldu.

***

ABD’deki seçime Kongre’yi de elinde bulunduran Demokratlar, Cumhuriyetçilere göre daha dezavantajlı giriyorlar. Kongre’yi kaybetmesi demek, Demokrat Parti’nin icraatlarının önünü Cumhuriyetçilerin tıkaması demek.

Eski Başkan’dan, çökmek üzere olan bir ekonomi ve iki savaş devralan Başkan Obama, canını dişine takıp çalıştı, örneğin kamuoyu yoklamalarında düşüşte olan genç seçmen desteğini yeniden kazanabilmek için gidilmedik kampus bırakmadı. Obama’yı en çok zorlayan ise muhafazakâr sağ camia içinden çıkıp hızla gelişen Çay Partisi hareketi olacak gibi gözüküyor. Washington’a göre Çay Partisi Hareketi statükonun temsilcisi ama popülarite artışı çok hızlı. Biraz da kurumlara olan güven erozyonundan yararlanıyorlar...

***

ABD’deki bu kritik ara seçimlere bizdeki yorumlar, daha ziyade Türk-Amerikan ilişkileri ve özellikle de geleneksel konumuz olan Ermeni Soykırım Yasa Tasarısı üzerinden bakıyor.

Çünkü Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olmaları halinde Meclis başkanlığı, Türkiye karşıtı Pelosi’den, Ermeni tasarılarına karşı olan Cumhuriyetçi Boehner’e geçebilecek...

Ben ise bilgisayarcılar ile silahçıların bilek güreşi açısından yaklaşıyorum... Obama henüz istediği Amerika’yı kuramadı, bir de ara seçim hezimeti işini daha da güçleştirir...

***

Türkiye her olup bitene “içerden” bakmaya yatkın...

Hâlbuki yeryüzündeki gelişmeler en az içerdeki çalkantılar kadar her şeyi etkiler...

Bugün yapılacak olan ABD’deki seçim sonuçlarının da Türkiye dâhil her yana bir ölçüde etkisi olacak, o nedenle yakından izlemekte fayda var.

Hele türban konusunda takılıp kaldığımız ve kent terörünün bizi Taksim’de bomba patlatarak tehdit ettiği bu günlerde...



mehmetaltan@stargazete.com

Hiç yorum yok: